Gizem ANSIN
Osmanlı Dönemi’nde şehirli kadının takı ve aksesuarları
Kadınlar eşlerinin varlıklarına göre ziynet eşyaları takarlardı. En çok kullandıkları yüzük, küpe, köstek, kolye, bilezik, saçlarının arasına takılan mücevher ve başlıklarının etrafına sarılan çevrenin üstüne taktıkları inci dizilerdir.
Kadın giyiminde başlıklar da önemli yer tutar. Baş giyimleri çeşitli dönemlerde çok çeşitli biçimlerde yer alır. Tarih boyunca kadın, her yerde ve her zaman güzel görünmek için en iyi şekilde giyinmiş ve süslenmiştir. Giyim şekilleri, iklim şartlarının da etkisi altında bulunmakla birlikte, nerede olursa olsun kadın, önce baş güzelliğine önem vermiş, süslemeye başından başlamıştır. Osmanlı saray kadınları, üzeri elmas ve yakut gibi kıymetli taşlarla süslü başlıklar kullanmışlardır. Çeşitli kaynaklarda, Türk kadınlarının giydikleri başlıkların inci, elmas, zümrüt gibi taşlarla süslendiği, çok sayıda örülen saç örgülerle, incili kurdelelerin takıldığı belirtilmiştir.
Kıyafetlerin ayrılmaz bir parçası olan başlıklar Anadolu’daki yörelerin her birinde bölgesel ve yerel özellikler taşımaktadır. Kadın başlıkları folklor ve etnografı zenginliğimizin temel unsurlarından biridir. Kadın süsü olarak başlıklar, çeşitli süslemelerle kişinin sosyal durumunu ortaya koymaktadır. Başlık; bölgelere ve giyenin durumuna göre ister altın ister gümüş veya boncuklarla süslenmiş olsun, gerek kız, gelin, yeni evli kadın gerekse dul veya yaşlı kadın başı olarak düzenlensin hepsinde esast olarak birlik vardır. Başa önce bir fes veya takke giyilir. Buna genelde “arakçın” veya “terlik” denir. Her ikisi de teri emici anlamda kullanılmaktadır. Başlıklar, terlik üzerine çeşitli örtüler örtülüp bağlanarak ve takılarla süslenerek yapılır. Bazı bölgelerde kep Ģeklinde olabildiği gibi başlığa çeşitli yöntemlerle yükseklik de verilebilmektedir. Başlıklarda kullanılan malzemeler ve aksesuarlar, ailenin ekonomik durumu hakkında da bilgi vermektedir.
Sürekli değişen hayat şartları ve moda akımı, kadın giyimini çeşitli yönlerden etkilemiş; başlıklar ve baş takıları şehirlerde hızlı bir şekilde köylerde ise yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştır. Yıllar öncesinde özellikle Ģehir kadınlarında başlıkları kıymetli taşlarla süsleme geleneği tamamen kaybolmuş, üzeri bütünüyle altın kaplı başlıklar ve yanaklıklar kullanılmaz olmuştur. Buna rağmen Anadolu’nun pek çok yöresinde bir gelenek olarak kullanılan kadın başlıkları, malzeme ve görünüş bakımından çeşitlilik ve zenginlik göstermektedir. Başlığın hazırlanması, bağlanması ve süslemeleri ile sonsuz bir becerinin, zengin bir kültürün, ince bir zevk ve sanatın ürünüdür.
Saçlar, saçlara yapılan örgüler, örgülerin miktarı ve süslemeleri ile bu süsleme şekilleri bölgeden bölgeye değişmektedir. Kâküller ve zülüfler kadının evli veya bekâr olduğunu gösterir.
Başlıklar ise süslenip başa giyilen; tas, fes, tepelik, arakçının yanı sıra saça şekil verilerek süsleme yapılan; taç, hotoz, tozak vb. gruplara ayrılır. Bunlar yine bölgelere göre adları aynı olsa da şekil ve süslemelerde farklılıklar gösterir. Başlıkların biçimleri ve süsleri bunları giyenlerin sosyal durumunu da belirler. Başa örtülen örtüler, örtülerin kenarlarına yapılan oyalar bile giyenin bekâr, nişanlı, evli, dul olduğunu anlatabilecek niteliktedir. Aşiretlere, obalara göre de farklılıklar gösterir. Başlıklar ve baş süslemelerinin en zenginleri gelin başlarında görülür.
Osmanlı kadınları, ev içinde de başı açık gezmezlerdi. Bu nedenle ‘fes, takke, arakçin, tas, tepelik’ gibi değişik biçimlerde başlıklar giyilmiştir. Bu başlıkların düzenlenişlerinde de giyinen beğenisi ile bölge geleneği temel olurdu. Başlıklar her bölge ve her dönemde bir başka incelik gösterirdi. Giyilişlerinde sağa, sola eğik ya da dik kullanmak gibi başta duruş biçimleri anlam taşırdı. Başlık düzenlenişi aynı zamanda giyenin toplumsal durumunu da belirtir. Mesela; evlilik yıllarını, bazı şehirlerde başta süs olarak kullanılan altın sayısı gösterirken, bazı şehirlerde başa bağlanan yemeni sayısı göstermiştir. Ayrıca; nişanlı, gelin kız, dul, evlenmek isteyen ya da istemeyen dul kadınlar da bu başlıklardan anlaşılırdı.