Sercan AKDERIN
HATAY'DA SON DURUM..
Denizin Dibi Köşesinden Merhabalar Sevgili Okuyucular,
İkinci Hatay ziyaretimi kelimelere dökmek için bilgisayar başına oturma gücünü bir türlü kendimde bulamadım,
Ne yazsam tam doğru olacak bilemiyorum.
İlk ziyaretimden bu zamana kadar değişen bir şeyler olmuş elbette,
En ağır hasarlı binaların yıkımı sürüyor,
Orta ve az hasarlı binalar daha sonra yıkılacak...
Düşündüğüm gibi gün geçtikçe, balık hafızalı milletim, beni yine yanıltmadı,
Yardımlar Hatay bölgesi için oldukça azalmış diyebilirim...
Daha önceki gözlemlediğim güvenlik güçlerinin de sayıları epey azalmış,
Ancak akşam saatlerinde gezebildiğim Antakya’da kilometrelerce bir mum ışığı bile görememek,
Korku filmlerinin setini andırdı bana,
Her yer karanlık, anılarını bırakıp gidenlerin hüznünü hissedebiliyorsunuz, ağır bir koku ile birlikte…
Gündüzleri hangi hakim tepeye çıkıp bakarsanız bakın, her ilçenin üstü bembeyaz beton tozu bulutu kaplı,
İleride oluşabilecek sağlık sorunlarının habercisi gibi, süzülüyor insanlarımın üstünde…
İnanın metrekareye düşen iyi niyetli insanların sayısının üst sınırlarda olduğu bölge neresi diye sorsanız, Samandağ derim artık herhalde,
Elinde avucunda ne varsa sofrasına canıyla beraber koyuyor ikram etmek için,
Ve biz utanıyoruz, insanlık dersi veriyorlar bizlere…
Her an önlem alınmazsa gelen sıcaklıklarla beraber bölgede bir salgın başlayabilir,
Bu bölgede insanlar çadır kentler yerine, yıkılan ya da hasarlı evlerinin önüne ve arkasına ikili, üçlü çadırlar kuruyorlar, bulundukları mahalleleri terk etmek istemezcesine…
Hemen her müstakil evin serası varmış zamanında, şimdi o seraların içindekiler sökülmüş, yataklar konulmuş içine,
Hani şimdi tüm Türkiye ittifaklar, seçimler, oylar konuşuyor ya, orada konuşulanları duysanız ağlarsınız…
Dokuz yaşında bir kız çocuğu ile hasarlı evinin yıkılışını seyrettik gözlerimiz yaşlı,
-‘Ağlama daha güzeli yapılacak’ dedim,
-‘Anılarım yıkılıyor amca, hatıralarım gidiyor’ dedi, ‘Ben daha güzelini istemiyorum kendi evimi istiyorum’ dedi,
Ve bende ağladım…
Psikolojik travmalar bölgedeki çocuklarımızın ileride solunum yetmezliği ile birlikte büyük bir problemi olacak...
Bölgeyle alakalı ne yazsam tam doğru olacak bilemiyorum dedim ya, sanırım gönlü güzel insanları yazmak ve onları hatırlamak en doğrusu olacak…
Aracımızı tamir edip bırakın para almayı üstüne kahve ısmarlayan Nesip abiyi,
Her yardıma koşturan Çetin arkadaşımı,
Ayetlerle bize yaşadıkları durumu anlatmaya çalışan Malik amcayı,
İş yerini çadır kente çeviren bizede bir yer veren Mehmet Ali abiyi,
Yirmi yedi kişi aynı çadırda kalsalar bile aşevinden aldıkları son nohut ve pilavı bizimle paylaşan güzel aileyi,
Kendi küçük ama gönlü büyük Zeynep kardeşimi ve adını sayamadığım nice güzel insanları,
Buradan tüm benliğimle kucaklıyorum, herşey için sonsuz teşekkürler...
Şimdi savaşa gider gibi, seçime doğru giden güzel ülkemin güzel insanları size iki çift lafım var…
Medeniyetler diyarı Hatay gibi olun, Müslüman’ı, Hıristiyan’ı, Ermeni’si, Alevi’si, Sünni’si, Arap’ı, Kürdü, Türk’ü ile bir ahenk içinde yaşayan, bölge insanları kadar samimi, hoşgörülü ve misafirperver olun,
BU MEMLEKET HEPİMİZİN…
SAKIN HATAY’I UNUTMAYIN, SİZLERİN YARDIMLARINA ORADAKİ İNSANLARIN HALA İHTİYAÇLARI VAR…
SİZLER RAHAT YATAKLARINIZDA YATARKEN, İNSANLAR LEĞENDE YIKANIYOR, BULABİLDİĞİ EN YAKIN AŞEVİNDEN YOĞURT KAPLARI İLE YEMEK TAŞIYOR, TUVALETLERİNİ NEREYE YAPTIKLARINI TAHMİN BİLE EDEMEZSİNİZ ve ÇOCUKLAR ENKAZLARIN İÇLERİNİ OYUN ALANI YAPIYOR, KORKUDAN UZAK GÜÇLÜ ZANNETTİKLERİ BEDENLERİYLE...
NE OLDUM DEĞİL NE OLACAĞIM DEYİN…
KAFANIZI KUMA SAKLAMAKTAN LÜTFEN VAZGEÇİN…
BİR SONRA Kİ ZİYARETİMİZ KISMETSE 19 MAYIS’TA OLACAK…
SEVGİLERİMLE…
Sercan AKDERİN