Zafer ERBASLAR
Haysiyet Anıtı
Ryoichi Kishi bu isim eminim size bir şey ifade etmiyordur. Japon mühendis. 51 yaşındaydı. Ta Japonya’dan buraya ekmek parası için gelmişti. Yalnız ekmek parası değildi derdi. Hak edilmiş, her kuruşunda alın teri olan, namusla kazanılmış ekmek parası olmalıydı. Bilgiyle, deneyimle, azimle çalışmalı, namusla kazanmalıydı. Namussuzluk yapmadı ama iş kalitesi de O’nun için diğer değerleri kadar önemliydi. Gözden kaçırdığı yada düşünemediği demek daha doğru olur bir gelişme yüzünden İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsünün Kedi Merdiveni denen halatlarından bir tanesi koptu. Aslına bakarsanız Ryoichi bize göre görevini tam yapmıştı. Bir gün önce denetimleri sırasında halatları ana direklere bağlayan parçalarda ki çatlakları görmüştü. Ertesi gün ki çalışmayı kimseye bir zarar gelmesin diye iptal bile etmişti. Bize göre diyorum Ryoichi bizden biri olsaydı kahraman ilan ederdik. O’da kasıla kasıla gazetecilere röportaj verirdi. Ryoichi Japon’du. O parçaları yapanlarında kendisi gibi değerleri olduğunu kabul ediyor olmalıydı ki parçaları tekrar bir teste tabi tutmayı akıl edemedi. Bu durumu kendi hatası olarak gördü. Halatın koptuğu günün gecesi hayatına son verdi. Japon cephesinde durum böyleydi.
Peki, bizim cephede ne oldu derseniz. Hepinizin malumu o parçaları üreten yerli bir firmaydı. Durumdan hiç rahatsız olmadılar. Haklarında her hangi bir incelemede yapılmadı araştırdığım kadarı ile. Ne yapıldı derseniz o parçalar yurt dışından temin edildi. Sessiz sedasız kapandı olay. Peki, bizim cephe neden bu tür olaylarda bu kadar vurdumduymaz neden sorumluluk almak istemez kimse. Neden, nerede hata yaptık demez. Neden, bir daha tekrar etmemesi için neleri daha iyi yapabiliriz demez hiç kimse. Daha da önemlisi bu olaydan “Ne Öğrendim” demeyiz, diyemeyiz.
Japon ’ya da zorunlu ilköğretimin süresi 9 yıl. Tamı tamına 150 yıl önce yani 1866’da 4 yıl olan zorunlu eğitim süresini, 1907’de 6 yıla çıkarmışlar. Zorunlu olmamasına rağmen Anaokuluna giden çocukların oranı %92. Sıkı durun eğitimin ilk iki yılı çocuklara sadece ahlaklı olmak öğretiliyor. Okuma yazmayı nasıl olsa öğrenir diyorlar. Japonya’da üniversite bitiren, Yüksek Lisans yapanların oranı %46.4. Dünya üçüncüsü iyi mi. Bu bilgiler içinde altı önemle çizilmesi gereken kısım çocukların okula başladıklarında iki yıl Ahlaklı olmakla ilgili yetiştirilmeleri. Eğer çocuklara o yaşlarda ahlaklı olmanın önemini belletmezseniz üniversitelerden eğitimli sahtekârlar mezun edersiniz. Adam sendeciler, iş bitiriciler mezun edersiniz. Öyle değil diyorsanız o halde neden yolsuzlukta dünya ikincisiyiz.* Bir izahı olan var mı?
Biz yine dönelim kürkçü dükkânına. 2013 yılında TÜİK’in yaptığı araştırmaya göre 18 yaş üzeri 54 milyon insanımızın eğitim ortalaması 6.sınıf terk. Onu bile tamamlayamamışız. 25 yaş üzeri tam 2 milyon insanımız okuma yazma bilmiyor. Yine 25 yaş üstü 4.5 milyon insanımız ilkokul mezunu değil. Bu veriler ışığında bir Japon yılda 25 kitap okurken biz 6 Türk bir kitabı zar zor okuyoruz. Hep şaşardım bu duruma. Ta ki bu araştırmayı okuyuncaya kadar. Kardeşim 2 milyon okuyamıyor, 4.5 milyon Cin Ali seviyesinde okuyor. Şaşacak bir durum yok dedim kendi kendime. Bir rakam daha verip bu faslı kapatalım hani bizde ortalama eğitim seviyesi 6 yıl civarı ya Avrupa Birliği ortalaması 11.7 yıl. Üstelik biz 2012’den beri bir adım ortalamayı ilerletememişiz. Bildiğiniz patinaj yapıyoruz.
Bitirirken biz dönelim yine Ryoichi’e. Ölümü bölgede ki ilgilileri derinden etkilemiş. Alışık değiliz ya böyle durumlara. Ne vardı güzel kardeşim canına kıyacak. Bak olayı fark edip tedbirde almışsın daha ne dimi ya. Diyerek üzüntümüzü belli etmekle kalmayıp vefalı bir millet olduğumuzu da göstermişiz Japonlara. Yalova’ya Ryoichi adına bir Haysiyet Anıtı dikmişiz. Elbette Japonlar gibi yapalım böyle durumlarda intihar edelim demiyorum. Demem o ki ahlaklı, sorumluluk sahibi, bilginin ve bilimin ışığında çocuklar yetiştirelim diyorum. Değerleri olan ve onları parayla satmayan çocuklar yetişsin istiyorum. Çok şey mi istiyorum? Biliyorum çok rakam verdim bu son. Sabancı Gurubunun araştırmasına göre Yüksek Okul mezunu kadınların iş gücüne katılım oranı %71.3. Yıllardır Ülkemiz tek kanatla uçmaya çalışan kuş gibi. Bu son rakamı onun için verdim. İki kanatla uçmaya başladığımız da emin olun hem o istatistikler tersine döner hem de daha mutlu huzurlu bir ülke oluruz. Değerleriyle yaşayan, değerlerini yaşatan bir ülke oluruz. Sağlıcakla kalın, tepkisiz kalmayın.
*Business Insider İnternet Sitesi