Utku KAYNAR
Çocuklarınızı 2071’e nasıl hazırlarsınız ?
Yayınlanma:
Ben çocuk sahibi değilim, bu yazı da anne babalık hakkında size bilgiçlik taslamayı amaçlamıyor. Çocuk sahibi olmak, sorumluluk üstlenmek ve onu zamanın gereklerine uygun şekilde yetiştirmek, eğitmek çok büyük sorumluluk. Yegane amacım, size gelmekte olan yüzyıla onu nasıl hazırlayacağınız konusunda naçizane ipuçları vermek.
İnsanlık tarihinin en çok değişim içeren çağındayız ve bu yüzyılın ikinci yarısında doğan çocuklara yüzyılın başlangıcında yaşadığımız dünyayı anlatırken ve onları inandırırken çok zorlanacağız.
Yasalarımıza göre, 2006 yılında doğan çocuklar 2071’de emekli olacaklar. 2071, aynı zamanda Malazgirt zaferinin 1000. yıldönümü. Ancak bu yazı, başlığının ironik olarak anımsatmasını umduğum üzere Türklerin Anadolu’ya girişinin bininci yıldönümünü değil, şu anda eğitim almakta olan çocuğunuzun rekabete ve olağanüstü değişecek dünyaya daynabilmek için eğitim hayatında neler öğrenmesi gerektiğini tartışmayı amaçlıyor.
Bunu bir düşünün, bugün kullandığınız teknolojik cihazların hiçbirini 7-8 yıl önce tanımıyordunuz. Bugünkü teknoloji ve geldiği noktayı 5 yıl önce çok az kişi öngörebiliyordu.
Ama çocuğunuzu dünyaya getirdiğinize göre, onu bu yüzyıla dayanmak ve rekabet etmek üzere eğitmek zorundasınız. Çok zor bir görev. Bereket versin ki yalnız değilsiniz. Dünyanın dört bir tarafında ebeveynler aynı sorun ve sorularla yıllardır uğraşıyor, eğitim bilimleri (ülkemizde az farkedilse de) çok hızlı gelişiyor ve insan zekası hakkında bildiklerimizi sürekli genişletiyoruz. Dolayısıyla dünyada bulunan ve uygulanan çözümler var, siz de bu çözümlerden yararlanabilirsiniz.
Ancak bunu yaparken, eğitim sistemimizin (ve dünyadaki çoğu eğitim sisteminin) yaşatmak yerine öldürdüğü bir gerçeği kabul etmeniz gerek: Hepimizin farklı farklı yetenekleri var ve sizin çocuklarınız da birbirlerinden çok farklı, inanılmaz yeteneklere sahipler. Onu rekabetçi (ve mutlu) kılacak ana fikir, onun özgün yeteneklerini eğitim sisteminin ezberci / sınavcı mantığı ya da aile ortamının koşullandırmacı ortamıyla öldürmek yerine yaşatmak olabilir. Ama bu uğurda yapılması gerekenler var.
Kendi Rengini Bulmasını Sağlayın
İnsan zekası hakkında son 40 yıl içinde, tarihin tümünde bildiğimizden daha fazla şey öğrendik. İlki, insan zekasının sadece matematik ya da analitik gibi tekil olmadığını, naturalist (doğa ile uyum), müzikal, mantıksal / analitik, varoluşsal (derin düşünebilme), kişilerarası (iletişim), hareket-kinestetik (dans, spor), dil, içedönük ve uzamsal zeka türleri olduğunu biliyoruz. Ancak dünyadaki tüm eğitim sistemleri bunlardan bir veya ikisini yüceltmek üzerine kurulu.
Bir düşünün, çocuğunuzun üç boyutlu düşünebilme (uzamsal) zekası çok yüksekse ve siz onun avukat olmasını istiyorsanız neler olur? Naturalist zekası çok yüksekse, ama siz veya sistem onu sonunda bir plaza insanı haline getirirse neler olur ? Örneklerini çevrenizde görebilirsiniz. Yeni Türkü’nün ünlü şarkısında olduğu gibi, kendisi çemberin içinde ama kafaları çemberin dışında yığınlar...
Dolayısıyla, evladınızın 21. yy’a dayanabilmesini sağlamanın yolu, ona dair eğitim sisteminin önerdiğinden daha derin bir anlayışı geliştirmek olmalı sanırım. Hepimiz farklı ve özgünüz, ama ancak çocuğunuzun kendi “rengini” bulmasına yardım edilirse dünya rengarenk olabilir.
İşte bu konuda bir video, en sevdiklerimden :
Öğrenmeyi Öğretin
Ben Makine Mühendisliği bölümünden mezun olalı 13 yıl oldu. O zaman da parlak bir öğrenci sayılmazdım ama (makine mühendisi olmayı pek te istememiştim, bkz yukarıdaki kısım) şuna eminim ki temel bilgiler haricinde okulda öğrendiğim herşey ya eski, ya da geçersiz. Hangi mesleği seçerse seçsin, neyi yaparsa yapsın 21.YY’ın insanlara zorunlu olarak getireceği şey eğitimini hiç sonlandırmamak.
İnsanlar kariyer değiştiriyor, beş on yılda bir yeni meslekler seçiyorlar.
Eğitim hiç bitmediği için, MIT, Stanford gibi seçkin üniversiteler ve internet girişimleri yetişkin insanları internet üzerinden eğitmek için yüksek bütçeleri gözden çıkartıyorlar. Ancak bir sorun var; hepimiz farklı şekilde öğreniyoruz. Farklı zekalarımız olduğu için, herkesin öğrenme kabiliyeti ve metodu eşit değil. Yanlış öğrenme metodu, öğrenememenin garantisi adeta.
Bu nedenle, öğrenmeyi öğrenmek, yani yeni bir bilgiyi ya da beceriyi nasıl öğreneceğini bilmek tüm hayatı boyunca ona yardımcı olacak bir yetenek… Bizler bunu genelde uzun zamanda ve ağır ağır öğrendik ama çocuklar bunlar için zaman yitirmek zorunda değil. Ona öğrenmeyi öğretirseniz, nasıl öğrendiğini bulmasını ve kullanmasını sağlarsanız size bir ömür boyu minnettar kalacaktır.
Temel Şeyleri Kavramasını Sağlayın
Büyüdüğünde, önünde kavranması ve analizi çok zor, uçsuz bucaksız bir dünya olacak. Giysilerinden çamaşır makinesine kadar herşeyin internete bağlı olduğu ve çocuğunuzun davranışlarını ve duygularını analiz ederek ona uygun yanıtlar verdiği bir dünyada yaşıyor olması çok muhtemel. Bunu istemiyor olabilirsiniz ancak korkarım ki pek seçim şansınız yok. Tüm bu değişikliğe rağmen, temelde yatan mevzular değişmiyor.
Felsefe, bilgiyi edinme, kullanma becerisi, analiz, mantık, matematik, kendini ifade edebilme, plan yapabilme ve en önemlisi odaklanabilme onu yaşıtlarından ayıracak özellikler olacak. Bilginin sınırsızca aktığı dünyada, insanlar zihnen giderek tembelleşiyor. Odaklanabilme süresi (attention span) her jenerasyonda biraz daha azalıyor ve hızlı, içgüdüsel karar verilmesi gereken durumlar artıyor. Bunun doğal sonucu, bir insanın yaşamını kurabilmesi için çok önemli olan odaklanabilme yeteneğinin yitirilmesi. Ancak bilinçli olarak, pratikle geliştirilebilen bu yetenek onun rekabette öne geçmesini sağlayacak unsurlardan biri.
Merak Etmekten Vazgeçmemeye Eğitin
Dünyanın tüm bilgilerinin, halihazırda el altında bulunabildiği bir tüketim yüzyılında, bu kadar arz fazlasına karşı bilgi talebinin azalması doğal. Bilgi giderek metalaşıyor ve sosyal ağlar, internet ve dijital teknolojiler yardımı ile hepimiz, arkadaşlarımızın hayatı hakkında her zaman çok şey biliyoruz. Bilginin sıradanlaşarak metalaşması, nadir bulunabilen bilgiye dair talebi kaçınılmaz olarak azaltacaktır. İşte bu yüzden merak edebilmek, kendisine verilen bilgiyle yetinmeden sorgulayabilmek, çağımızın ayırıcı özelliklerinden biri. Dünyada 7 milyar insan yaşıyor ve bu sayı her geçen yıl daha da hızlı artıyor. Dünyada yaşayan, merak etmeyen, sorgulamayan, düşünmeyen, yetinen yığınlar korkarım ki maaşla beslenen, borç ile uslanan bir post modern hayata mahkum olacaklar… ve tüm eğlenceyi kaçıracaklar.
Merak edebilmek bu hayattan çıkışın anahtarı adeta.
Temel Düzeyde Bilgisayar Programlamayı Öğretin
Bunu ben de bilmiyorum ki dediğinizi duyar gibi oldum. Kaygılanmanıza gerek yok.
Belki farkında değilsinizdir, ancak ABD’de 2 yıl önce başlatılan bir kampanya ile ortaokul öğrencilere basit bilgisayar programlama becerileri öğretiliyor. 1980 kuşağında doğanlar için iş bulurken Excel, Word kullanabilmek bir başarı idi. Şimdi bilgisayarı kullanmayı bilmemekle okuma bilmemek arasında çok büyük farklar yok.
Çıta giderek yükselirken, ABD ve diğer gelişmiş ülkeler temel eğitim müfredatlarına bilgisayar programlamayı aldılar. Aklınıza siyah ekranda akan yeşil yazılar gelmesin, oyun gibi arayüzlerle, herhangi bir dil bilmesine gerek kalmadan çocuklara programlama öğreten yazılımlar üretildi. Çok kolay, bütün mesele temelde bilgisayarların nasıl çalıştığını çocuklara göstermek.
Neden peki ? Çünkü bilgisayarlardan ve ağlardan akan olan veri, artık verili yazılım sadece kullanacak değil, verilerden ne istediğini bilecek ve onu alabilecek bireylere ait olacak. 2020 yılında insanlığın 74 zettabyte veri üretmiş olması bekleniyor. Bu rakamın ne kadar büyük olduğunu merak ederseniz, 74 yazıp yanına 21 tane sıfır koyabilirsiniz. Bu dünyada yaşayabilmeleri için, temel düzeyde de olsa bilgisayar etkileşimi biliyor olmaları şart.
Bunu yapmak çok kolay, bir bilgisayar alın, onu yanınıza oturtun, Türkçe olarak bu siteden yararlanın : http://code.org
Geleceğe Hazırlanmak
Bu köşeyi ve benzeri içeriği takip ediyorsanız artık biliyorsunuz; gelecek düşündüğümüzden yakın ve hızlı harekete geçmeliyiz. Türkiye’nin gidişatından bağımsız olarak, küresel vatandaş olmayı becerebilen çok daha fazla sayıda insana ihtiyacımız var. Eğer çocuğunuzun büyüdüğünde bu şanslı azınlığa katılmasını istiyorsanız, yukarıdaki ipuçları işinize yarayabilir.
İnsanlık tarihinin en çok değişim içeren çağındayız ve bu yüzyılın ikinci yarısında doğan çocuklara yüzyılın başlangıcında yaşadığımız dünyayı anlatırken ve onları inandırırken çok zorlanacağız.
Yasalarımıza göre, 2006 yılında doğan çocuklar 2071’de emekli olacaklar. 2071, aynı zamanda Malazgirt zaferinin 1000. yıldönümü. Ancak bu yazı, başlığının ironik olarak anımsatmasını umduğum üzere Türklerin Anadolu’ya girişinin bininci yıldönümünü değil, şu anda eğitim almakta olan çocuğunuzun rekabete ve olağanüstü değişecek dünyaya daynabilmek için eğitim hayatında neler öğrenmesi gerektiğini tartışmayı amaçlıyor.
Bunu bir düşünün, bugün kullandığınız teknolojik cihazların hiçbirini 7-8 yıl önce tanımıyordunuz. Bugünkü teknoloji ve geldiği noktayı 5 yıl önce çok az kişi öngörebiliyordu.
Ama çocuğunuzu dünyaya getirdiğinize göre, onu bu yüzyıla dayanmak ve rekabet etmek üzere eğitmek zorundasınız. Çok zor bir görev. Bereket versin ki yalnız değilsiniz. Dünyanın dört bir tarafında ebeveynler aynı sorun ve sorularla yıllardır uğraşıyor, eğitim bilimleri (ülkemizde az farkedilse de) çok hızlı gelişiyor ve insan zekası hakkında bildiklerimizi sürekli genişletiyoruz. Dolayısıyla dünyada bulunan ve uygulanan çözümler var, siz de bu çözümlerden yararlanabilirsiniz.
Ancak bunu yaparken, eğitim sistemimizin (ve dünyadaki çoğu eğitim sisteminin) yaşatmak yerine öldürdüğü bir gerçeği kabul etmeniz gerek: Hepimizin farklı farklı yetenekleri var ve sizin çocuklarınız da birbirlerinden çok farklı, inanılmaz yeteneklere sahipler. Onu rekabetçi (ve mutlu) kılacak ana fikir, onun özgün yeteneklerini eğitim sisteminin ezberci / sınavcı mantığı ya da aile ortamının koşullandırmacı ortamıyla öldürmek yerine yaşatmak olabilir. Ama bu uğurda yapılması gerekenler var.
Kendi Rengini Bulmasını Sağlayın
İnsan zekası hakkında son 40 yıl içinde, tarihin tümünde bildiğimizden daha fazla şey öğrendik. İlki, insan zekasının sadece matematik ya da analitik gibi tekil olmadığını, naturalist (doğa ile uyum), müzikal, mantıksal / analitik, varoluşsal (derin düşünebilme), kişilerarası (iletişim), hareket-kinestetik (dans, spor), dil, içedönük ve uzamsal zeka türleri olduğunu biliyoruz. Ancak dünyadaki tüm eğitim sistemleri bunlardan bir veya ikisini yüceltmek üzerine kurulu.
Bir düşünün, çocuğunuzun üç boyutlu düşünebilme (uzamsal) zekası çok yüksekse ve siz onun avukat olmasını istiyorsanız neler olur? Naturalist zekası çok yüksekse, ama siz veya sistem onu sonunda bir plaza insanı haline getirirse neler olur ? Örneklerini çevrenizde görebilirsiniz. Yeni Türkü’nün ünlü şarkısında olduğu gibi, kendisi çemberin içinde ama kafaları çemberin dışında yığınlar...
Dolayısıyla, evladınızın 21. yy’a dayanabilmesini sağlamanın yolu, ona dair eğitim sisteminin önerdiğinden daha derin bir anlayışı geliştirmek olmalı sanırım. Hepimiz farklı ve özgünüz, ama ancak çocuğunuzun kendi “rengini” bulmasına yardım edilirse dünya rengarenk olabilir.
İşte bu konuda bir video, en sevdiklerimden :
Öğrenmeyi Öğretin
Ben Makine Mühendisliği bölümünden mezun olalı 13 yıl oldu. O zaman da parlak bir öğrenci sayılmazdım ama (makine mühendisi olmayı pek te istememiştim, bkz yukarıdaki kısım) şuna eminim ki temel bilgiler haricinde okulda öğrendiğim herşey ya eski, ya da geçersiz. Hangi mesleği seçerse seçsin, neyi yaparsa yapsın 21.YY’ın insanlara zorunlu olarak getireceği şey eğitimini hiç sonlandırmamak.
İnsanlar kariyer değiştiriyor, beş on yılda bir yeni meslekler seçiyorlar.
Eğitim hiç bitmediği için, MIT, Stanford gibi seçkin üniversiteler ve internet girişimleri yetişkin insanları internet üzerinden eğitmek için yüksek bütçeleri gözden çıkartıyorlar. Ancak bir sorun var; hepimiz farklı şekilde öğreniyoruz. Farklı zekalarımız olduğu için, herkesin öğrenme kabiliyeti ve metodu eşit değil. Yanlış öğrenme metodu, öğrenememenin garantisi adeta.
Bu nedenle, öğrenmeyi öğrenmek, yani yeni bir bilgiyi ya da beceriyi nasıl öğreneceğini bilmek tüm hayatı boyunca ona yardımcı olacak bir yetenek… Bizler bunu genelde uzun zamanda ve ağır ağır öğrendik ama çocuklar bunlar için zaman yitirmek zorunda değil. Ona öğrenmeyi öğretirseniz, nasıl öğrendiğini bulmasını ve kullanmasını sağlarsanız size bir ömür boyu minnettar kalacaktır.
Temel Şeyleri Kavramasını Sağlayın
Büyüdüğünde, önünde kavranması ve analizi çok zor, uçsuz bucaksız bir dünya olacak. Giysilerinden çamaşır makinesine kadar herşeyin internete bağlı olduğu ve çocuğunuzun davranışlarını ve duygularını analiz ederek ona uygun yanıtlar verdiği bir dünyada yaşıyor olması çok muhtemel. Bunu istemiyor olabilirsiniz ancak korkarım ki pek seçim şansınız yok. Tüm bu değişikliğe rağmen, temelde yatan mevzular değişmiyor.
Felsefe, bilgiyi edinme, kullanma becerisi, analiz, mantık, matematik, kendini ifade edebilme, plan yapabilme ve en önemlisi odaklanabilme onu yaşıtlarından ayıracak özellikler olacak. Bilginin sınırsızca aktığı dünyada, insanlar zihnen giderek tembelleşiyor. Odaklanabilme süresi (attention span) her jenerasyonda biraz daha azalıyor ve hızlı, içgüdüsel karar verilmesi gereken durumlar artıyor. Bunun doğal sonucu, bir insanın yaşamını kurabilmesi için çok önemli olan odaklanabilme yeteneğinin yitirilmesi. Ancak bilinçli olarak, pratikle geliştirilebilen bu yetenek onun rekabette öne geçmesini sağlayacak unsurlardan biri.
Merak Etmekten Vazgeçmemeye Eğitin
Dünyanın tüm bilgilerinin, halihazırda el altında bulunabildiği bir tüketim yüzyılında, bu kadar arz fazlasına karşı bilgi talebinin azalması doğal. Bilgi giderek metalaşıyor ve sosyal ağlar, internet ve dijital teknolojiler yardımı ile hepimiz, arkadaşlarımızın hayatı hakkında her zaman çok şey biliyoruz. Bilginin sıradanlaşarak metalaşması, nadir bulunabilen bilgiye dair talebi kaçınılmaz olarak azaltacaktır. İşte bu yüzden merak edebilmek, kendisine verilen bilgiyle yetinmeden sorgulayabilmek, çağımızın ayırıcı özelliklerinden biri. Dünyada 7 milyar insan yaşıyor ve bu sayı her geçen yıl daha da hızlı artıyor. Dünyada yaşayan, merak etmeyen, sorgulamayan, düşünmeyen, yetinen yığınlar korkarım ki maaşla beslenen, borç ile uslanan bir post modern hayata mahkum olacaklar… ve tüm eğlenceyi kaçıracaklar.
Merak edebilmek bu hayattan çıkışın anahtarı adeta.
Temel Düzeyde Bilgisayar Programlamayı Öğretin
Bunu ben de bilmiyorum ki dediğinizi duyar gibi oldum. Kaygılanmanıza gerek yok.
Belki farkında değilsinizdir, ancak ABD’de 2 yıl önce başlatılan bir kampanya ile ortaokul öğrencilere basit bilgisayar programlama becerileri öğretiliyor. 1980 kuşağında doğanlar için iş bulurken Excel, Word kullanabilmek bir başarı idi. Şimdi bilgisayarı kullanmayı bilmemekle okuma bilmemek arasında çok büyük farklar yok.
Çıta giderek yükselirken, ABD ve diğer gelişmiş ülkeler temel eğitim müfredatlarına bilgisayar programlamayı aldılar. Aklınıza siyah ekranda akan yeşil yazılar gelmesin, oyun gibi arayüzlerle, herhangi bir dil bilmesine gerek kalmadan çocuklara programlama öğreten yazılımlar üretildi. Çok kolay, bütün mesele temelde bilgisayarların nasıl çalıştığını çocuklara göstermek.
Neden peki ? Çünkü bilgisayarlardan ve ağlardan akan olan veri, artık verili yazılım sadece kullanacak değil, verilerden ne istediğini bilecek ve onu alabilecek bireylere ait olacak. 2020 yılında insanlığın 74 zettabyte veri üretmiş olması bekleniyor. Bu rakamın ne kadar büyük olduğunu merak ederseniz, 74 yazıp yanına 21 tane sıfır koyabilirsiniz. Bu dünyada yaşayabilmeleri için, temel düzeyde de olsa bilgisayar etkileşimi biliyor olmaları şart.
Bunu yapmak çok kolay, bir bilgisayar alın, onu yanınıza oturtun, Türkçe olarak bu siteden yararlanın : http://code.org
Geleceğe Hazırlanmak
Bu köşeyi ve benzeri içeriği takip ediyorsanız artık biliyorsunuz; gelecek düşündüğümüzden yakın ve hızlı harekete geçmeliyiz. Türkiye’nin gidişatından bağımsız olarak, küresel vatandaş olmayı becerebilen çok daha fazla sayıda insana ihtiyacımız var. Eğer çocuğunuzun büyüdüğünde bu şanslı azınlığa katılmasını istiyorsanız, yukarıdaki ipuçları işinize yarayabilir.