Alp KORHAN
BETON VE AHLAKSIZLIK FELAKETİ
10 ilimizde etkili olan depremler sonrası ülke olarak enkaz altında kaldık. Canlarını, evlatlarını, annelerini, babalarını, eşlerini, sevgililerini, yuvalarını, hatıralarını ve çok daha fazlasını kaybeden binlerce insanımız varken sporla ilgili ne konuşulur pek emin değilim. Volkan Demirel'in yardımları, Gökhan Zan'ın yardım çağrıları, Merih Demiral'ın Avrupa'dan desteği, enkazdan formayla çıkan kardeşlerimizle konuşup onu sevindiren Arda Güler gibi birçok örnek var elbet. Daha da olacak, sadece spor değil her alandan insanlar elinden gelen desteği yapıyor. Ama şu an sadece spor konuşamayız, önceliğimiz deprem. Sadece üzüntü ve öfke hissedebildiğimiz bu zamanda depremden başka şeyler konuşmaya vicdanım da el vermiyor zaten. Deprem uzmanı veya yerbilimci değilim ama bu ülkenin vatandaşı olarak fikrimi dile getirmeye hakkım var. Kaderdi, Allah'ın bize uyarısıydı, zina yapmasak böyle olmazdı gibi demeçleri duydukça sakin kalmak mümkün değil. Hiç acı çekmeyen vicdansız insanların, yine dini sebeplerle olayı açıkladığını gördükçe üzüntüm ve sinirim katlanıyor. Bina yapmayı beceremediğiniz gibi, insanları yaşatmayı beceremediğiniz gibi, çalmadan çırpmadan çalışmayı beceremediğiniz gibi acıya saygı duymayı da beceremiyorsunuz. Toplanan milyarlık vergileri halka değil sermayedarlara harcadığınız için yardım edemeyip; aciz görünmemek için başka yardımları da engelleyip; bu saygı duymadığınız acılara bir nebze merhem olmayı bile beceremiyorsunuz. Neyse ki milyonlarca vatandaşımız tüm gücüyle, maddi manevi her türlü yardımı yapmaya çalışıyor. Böyle bir zamanda başka türlüsü de düşünülemez zaten. Halk olarak felaketlerde kenetlenmeyi becerebiliyoruz. Her ne kadar bazı kötü niyetli ve vicdansız insanlar olsa da bunlara karşı koymayı başarabilen bir toplumuz. Gönül ister ki böyle zamanlarda ortaya çıkan hoşgörü, vicdan, empati, yardımseverlik duygusu günlük hayatımızda da her saniye bizimle olsun. Birbirimizden nefret etmemek için başımıza bir felaket gelmesini beklemeyelim. Zaten siyaset denilen şey ve onun özneleri bizden nefret ediyorken; bizim halk olarak tek çaremiz birbirimize sahip çıkmak. Kendi başarısızlıklarının bedelini halk canıyla öderken, halka üzülmeyen; ama başarısız oldukları ortaya çıkacak diye bu mazlum halka öfkelenen birileri varken; bizim daha da birlik olmamız gerekiyor. Birlik olup hem kendimiz, hem sevdiklerimiz, hem bu ülkenin bütün vatandaşları için korkmadan konuşmamız ve sesimizi çıkarmamız gerek. İnsanlar canını, ailesini, evini kaybederken biz daha neden korkuyoruz? Başımızdaki her kim olursa olsun farketmeksizin; insanca yaşamak ve birilerinin ihmali yüzünden ölmemek için yüksek sesle doğru bildiğimizi söylemeliyiz. Daha fazla can kaybetmeye, daha fazla ihmal kaynaklı felakete tahammülümüz yok. İstediğimiz şey de çok basit; insanlar ölmesin. Bunun için bilimin önderliğinde çalışmalarla, deprem ülkesi olduğumuzu bilerek yapılanmalıyız. Uzmanların belirlediği kriterlere bağlı kalmalı, doğru denetlemeli, aksini cezalandırmalı. Çok zor bir şey değil. Malzemeden çalarak, bina yapılması uygun olmayan yerlere katlar dikerek; birinin ölümüne sebep olmak kadar zor değildir en azından. Bu düzen değişir, değişmeli. Birileri değişmesin diye durmaksızın çalışıyor tabi. Her taraf beton binalarla doluyken; depremzedeleri, öğrenci yurtlarından başka koyacak yer bulamayıp, üniversiteleri durduranlar acaba ne zaman farkedecek bizi eğitimin kurtaracağını. Zaten ülkece büyük bir travma içindeyken gençleri; eğitimden, sosyallikten, bilimden uzaklaştımanın amacı nedir? Çoğumuzun hayatı bir daha eskisi gibi olmayacak zaten biliyoruz, ancak biraz da olsa normale dönme şansı varken buna müsade etmiyor olmanız kabul edilemez. Bu ülkenin gençleri okumalı, öğrenmeli, araştırmalı, spor yapmalı, konuşmalı, yazmalı, sosyalleşmeli. Böyle olmadığı zaman başımıza gelenleri gördük. Bizi birleştiren şeylere sıkı sıkıya tutunmamız gerekiyor. Ancak bilim, eğitim ve ahlak bizi yaşanabilir bir ülke haline getirebilir. Her kim ki bu insanların ölümünden doğrudan veya dolaylı şekilde sorumluysa; malzemeden çalanlar, buna göz yumanlar, cebini dolduranlar, paraya tapıp insan canını hiçe sayanlar her kimse eğer en büyük cezayı çekmeli. Başka çare yok. Bir can bütün binalardan daha kıymetli, hiçbir para bir vatandaşımızdan daha değerli değil. Çoktan yapılması gerekenler umarım bundan sonra yapılır. Siyasetçiler para için değil halk için çalışır, uzmanlar ve bilim inkar edilmez, ahlak ve vicdan ranttan önce gelir. Böylelikle bu denli büyük felaketler ve acılar yaşamayız. Ülkemizde canını kaybeden herkese rahmet, yaralılara şifa, yakınlarını kaybedenlere sabır diliyorum.