Beş haftada kazanılan 4 puan ya da kaybedilen çok puan…
Burada belirli parametreler bulunuyor…
İlki yönetimin transferde geç kalması…
Ancak en önemlisi VAR sisteminin Bursaspor lehine var olamaması!
Fenerbahçe maçı, Beşiktaş karşılaşması ve son olarak da Çaykur Rizespor mücadelesi…
Özellikle Rizespor maçında yaşanan VAR rezaleti, konuyu farklı bir alana taşıdı…
Net bir tabir vardır; ‘Kendi çalıp, kendi oynuyor’ diye…
Açıkçası, kendimiz şikayet ediyoruz ve sadece kendimiz dinliyoruz…
Galatasaray’da bir genç oyuncu forma giydi diye, yaygara koparan ancak Bursaspor’un kadrosunu dahi görmek istemeyen zihniyet içerisinde adaletsizlikten bahsetmek, argo tabirle bir tarafını yırtmaktan öteye geçemiyor…
‘VAR’ı bir kenara bırakalım ve Çaykur Rizespor karşılaşmasına geçelim…
Bursaspor’un oyun tarzını “3. viteste 120 km. hız yapmaya çalışan ve el freni iki tık çekili araba” olarak adlandırabiliriz…
Koşullar şu an için tam anlamıyla müsait değil, iyi niyet var, mücadele var ama bu durum gerçekten bin bir zorluklarla gerçekleşiyor…
‘VAR’ ile iptal edilen golün ardından, Bursaspor adeta tanınmaz bir hal aldı ve gol ‘geliyorum’ diye bas bas bağırdı…
Samet Aybaba’nın gerçekleştirdiği Saivet-Badji değişikliği de takımı bir nebze de olsa güvensizleştirdi…
Beşiktaş maçındaki skoru değiştirmeye yönelik hamleler takımın özgüvenini nasıl üste çıkardıysa, Rizespor mücadelesinde de bu değişiklik takımın bir adım geriye gitmesine sebep oldu…
Son dakikalardaki kazanmaya yönelik Stancu hamlesiyle takım eski hüviyetine büründü…
Kim ne derse desin, teknik direktörün yaptığı değişiklikler, takımın psikolojisine doğrudan etki eden unsurlar…
Bu hafta büyük bir fırsat kaçtı, artık takım psikolojik sınır eşiğinde…
Başakşehir karşılaşmasında alınacak bir galibiyet hem özgüveni tavan yapacak hem de umutları yeşertecek…
Aksi durumda sıkıntılı bir süreç yaşanabilir…
Sonuç olarak cepte umut var ancak tabelada da gerçekler mevcut…