"Fatih Terim istifa etmeli..."
Duayen spor adamı Hıncal Uluç, Türkiye-Kazakistan karşılaşmasında yaşanan olaylar hakkında, "Fatih Terim maçtan sonra 'Bırakıyorum, çünkü otoritem iflas etti' demeliydi" yorumunda bulundu.
Hıncal Uluç'un Fotomaç Gazetesi'nde yer alan yorumundan satır başları şu şekilde;
Fatih Terim istifa etmeliydi
Fatih Terim maçtan sonra "Bırakıyorum, çünkü otoritem iflas etti" demeliydi. Fatih Terim’i tanıyamadım. İmparator mimparator gitmiş! Kahya bile değil... Senin ilk 11’e koyduğun oyuncu sahayı terk edecek, hala orada ‘teknik direktör’ diye kalacaksın!
Volkan'ın hareketi
Tepkinin doğru olup olmadığını tartışmak dahi abes!.. Böyle bir tepki yok. İki gün evvel, senin kulübünün başkanı, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı'na "Evvela ay-yıldızın şerefini koru" diye bas bas bağıracak, ertesi gün o başkanın takımının kaptanı, maça 20 dakika kala ay-yıldızlı formayı kenara atıp, çıkıp gidecek. Bunun ahlâki yanı yok. Bunun sportif yanı hiç yok. Bunun hiçbir yanı yok.
Bir defa Volkan'ın yaptığı hareket, A'dan Z'ye suç... Futbolcunun, tribünle muhatap olması suç... Dünyanın her yerinde suç; sadece bizde değil... Ceza yönetmeliklerini aç, tribünden gelen protestolara, tribüne doğru yürüyerek koşarak cevap vermek, edilen küfrü iade etmek ya da sana atılan bir şeyi, onlara tekrar atmak suç...
Kuralı kesin koymuşlar: Futbolcu, tribünle muhatap olmaz, tribünle kavga etmez. Yaptığın her hareket tribünü tahrik olur.
Volkan bir defa gidiyor, kendisine bağıranlarla muhatap oluyor. Suç işliyor. Sonra, eldivenleri atıp, milli takımı, hem de tamam mı, devam mı maçında, en kritik maçta, terk ediyor. Bir insan, milli takıma değil, herhangi bir takıma bunu yapmaz. Takımı takım yapan birinci unsur; takım ruhudur. İster savaştaki asgariye takımı ol, ister mahalle takımı ol...
'Arkadaşlarını terk ediyorsun'
Orada senin 18 tane arkadaşın var. 20 dakika sonra kader maçına çıkacak ve sen onları terk ediyorsun! Takımı, hayatında ilk defa milli maça çıkacak, tecrübesiz bir kaleciyle baş başa bırakıyorsun. O arkadaşlarının morali ne olur, kafası ne olur; hiç düşünmeden!.. Bu daha büyük bir suç... Milli takımda oynamak istemeyebilirsin. Açıklama yaparsın; 'Milli takıma veda ediyorum. Lütfen beni çağırmayın' dersin. Ama maçın başlamasına 20 dakika kala, takım orada ısınırken seyirciye kızıp, eldiven atmak ne demek!..
'Brezilya maçının devre arasında...'
Brezilya maçında 3 gol yiyip soyunma odasına gittikten sonra -20 tane şahidim var- "Volkan ikinci yarıya çıkmaz" dedim. İkinci yarıya Volkan niye çıkmadı; Fatih Terim açıklasın bakalım. Beli ağrıyordur yine herhalde!.. Ya da Volkan kendine güvenemedi.
Fatih Terim'den intikam almak değil, kendine güvenemedi. Bir bahane aradı, kararlığı oradan, 'Ben bu maçı oynamayacağım.' Çünkü ortada insanı baştan çıkaracak, eldiveni attıracak bir görüntü yok. Böyle bir olay yok!.. Belli Volkan bunu kafasında planlamış; 'Ben bu şovu yapacağım!' Şovunu yapabilir ama tekrar söylüyorum; beni üzen, Türkiye Futbol Federasyonu'nun ve Türkiye Futbol Direktörü ve Milli Takım Teknik Direktörü ve 'İmparator' Fatih Terim'in düştüğü durumdur. Otorite sıfır. Ayağına gittiği Volkan'ı, sahaya çeviremedi. Yarın başka bir futbolcu, maçın yarısında 'Ben çıkıyorum hocam' derse ne yapacak? Attı bir şut, taca gitti. Seyirci yuhaladı. Futbolcu formayı çıkardı attı; 'Ben de gidiyorum hocam' dedi. Ne yapacak; hangi otoriteyi kuracak takım üzerinde?
Fatih Terim maçın sonunda ekrana geldiği zaman ya da basın toplantısında benim beklediğim şuydu: 'Ben, bu işi yapamadım arkadaşlar. Bırakıyorum! Hollanda maçı mart ayında... Acelemiz yok. Bizi sıkıştıracak bir maç yok. Yeni hoca gelir, bu ülkede yeni bir otorite kurulur. Çünkü benim otoritem iflas etti.' Bunu demesini bekliyordum ama demedi; bir de Volkan'ı kurtaracak laflar: "Vay, beli ağrıyordu. Hele bir de yarın konuşayım da sabah ola hayrola!.."
'Bu işteki en suçsuz kısım...'
Fatih Terim bunu telaffuz etti. "Beli de ağrıyordu" dedi. 'Sinirlendi, gitti' derse asgari 6 ay, 1 sene ceza alabilir. Milli takımdan değil Fenerbahçe'den... Mesele o! Onun için kılıfına uydurma peşindeler... Apar-topar bir rapor, "Beli de ağrıyordu!" Hakan Çalhanoğlu ile Ömer Toprak'ın raporları sahte, yalancı; 'Onları defedin' ama Volkan'ın beli ağrıyordu! Bu olay, Türkiye'deki futbol ortamının nasıl kokuştuğunun en canlı örneğidir.
İddia ediyorum; bu işteki en suçsuz olan kısım tam tersine tribün... Çünkü tribünleri biz bu hale getirdik. Kulüplerimiz getirdi, federasyonumuz getirdi, meclisin çıkardığı yasaya rağmen olaylara el koymayan savcılarımız getirdi, polislerimiz getirdi.