Ahmet Çakar“ Futbola siyaset bulaşmalıdır“
Futbol yorumcusu Ahmet Çakar, Armağan Çağlayan'a verdiği röportajda çarpıcı ifadeler kullandı: "Futbolcu eşlerinin çoğu görgüsüzdür. Muhtemelen orta halli aile kızları gençlik yıllarında futbolcuyla evleniyor. Ve daha sonra birden korkunç paralara sahip oluyorlar. Futbol, birkaç kişi dışında, cahil insanlardan oluşuyor. Eşleri de öyle. Onlar marka kıyafet giyindi mi, lüks arabaya bindi mi bir şey olduklarını sanıyorlar. Hayat onlar için öyle."
Ahmet Çakar'ın Armağan Çağlayan'ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
"HAKEMLİĞİ ÇOK ERKEN BIRAKTIM ÇÜNKÜ..."
Hakemliği çok erken bıraktığınız söyleniyor, bir de hiç açıklamamışsınız neden bıraktığınızı?
36 yaşındaydım bıraktığımda. Ben hiçbir şeyde ayağa düşmeyi sevmem. Artık vücut, kafa, beyin, özellikle beyin götürmüyordu. Cazibesini yitirmişti. Bırakmak gerektiğini düşündüm. Eskisi kadar keyif almıyordum. Özellikle son bir yıl falan. Hemen hemen her şeyi yaşamıştım. Çocuğum da yeni olmuştu. Eşim ikinci çocuğuma hamileydi.
"AYNI POZİSYONU MİLYONLARCA DEFA SEYREDERİZ"
Mesela geçen hafta Galatasaray-Beşiktaş maçı vardı galiba. Herkes bir maçı seyreder. Ondan sonra maçın üstüne 4 saat, 5 saat goygoy yapılır. Niye böyle bir şey var hayatta?
Bir maçın aynı pozisyonunu neden milyonlarca kez izleniyor.Bir defa Türk toplumu olarak biz diğer Avrupa devletlerinden farklı şekilde keyif alıyoruz. Dedikoduyu, öküz altında buzağı aramayı çok seviyoruz. Yenilgiyi mutlaka farklı nedenlere bağlamak gibi arzumuz var. Entrikayı seven bir milletiz. Şimdi futbol da öyle dişi bir olay ki bu işi herkes bilebilir. Artı futbol hakkında profesörün de yorumu doğru olabilir, sokakta simit satan bir adamın da yorumu doğru olabilir. Futbolda birinin kazanıp kazanmadığını belirleyen şey bir insanın düdüğüdür. Ve mutlaka futbolda da hakem hataları olduğu için hele hele ülke futbolunda da çok entrikalar olduğu için, doğru olup da yanlış yerlere çekilebilecek olan çok şey olduğu için bu dedikodu ortamını Türk halkı seviyor.
"AKDENİZ KUŞAĞINDAKİ İNSANLAR HEP AYNIDIR"
Bu bir tek Türkiye’de mi böyle?
Akdeniz kuşağında böyle. Mesela İtalya’ya gidin, benzeri programlar görürsünüz. İspanya’ya da gidin görürsünüz. Brezilya’ya da gidin görürsünüz. Ama İngiltere’de göremezsiniz. İsveç’te, Norveç’te hiç göremezsiniz. Adama deli muamelesi yaparlar. Bir maçtan sonra bir adamın 3-4 saat konuşmasına devlet müdahale eder, “Bunlar ruh hastası mı” diye. Bizdeki gibi bir şey yok. Çünkü halk alışmamış buna. Hakem kararını vermiş, maç bitmiş!
"HAKEMLER TAKIM TUTAR, TARAF TUTMAZ"
Hakemler taraf tutar mı?
Tutmaz.
Takım tutmaz mı?
Tabii ki her hakem takım tutar, neden tutmasın? Çünkü hakemliğe geçen adam çocukluğundan beri futbol sevdalısıdır. Ama sahada maç yönetirken asla. Sahada hakeme iki şey bilerek hata yaptırır. Birinci rüşvet, ikincisi baskı. Baskı o andaki seyirci baskısı değil. Mesela daha önce o takımın maçını yönetmişsinizdir 1 ay önce. O takım size çok büyük bir reaksiyon göstermiştir. Otomatik olarak bilinçaltınız etkilenip bir sonraki maçta hatalar yapabilirsiniz. Onun haricinde şu takım, bu takım yok. 40 bin kişi seyircide olsa etkilenmiyordum. Bende böyle oluyordu.
"40 KİŞİNİN SİZE KÜFÜR ETMESİ..!"
Peki hakem aleyhine yapılan tezahürat?
Çok keyifli bir duygudur. Tabi çok keyifli bir duygudur. Bunu kim söylerse söylesin yalan söyler. Düşünebiliyor musunuz 40 bin kişi size küfrediyor! Eğer siz kararınızdan eminseniz o tezahürat size madalya gibidir. Ama kararınızdan endişe duyuyorsanız bırakın 40 bin kişiyi, tribünde sadece 4 kişi olsun, onların bağırması sizin moralinizi bozar. Yeter ki siz verdiğiniz karardan emin olun.
"FUTBOLA SİYASET AZICIK BULAŞMALIDIR"
Türk futboluna siyasetin karışmasını doğru buluyor musunuz?
Türk futboluna siyasetin karıştığı yok. İnanmayın bunlara. Türk futboluna siyaset asla çok fazla bulaşmamıştır. Eskiden de öyleydi. Zaman zaman bulaşır. Ama dünyanın her yerinde siyaset azıcık bulaşır. Bulaşmalı da!
Niye?
Futbolu yöneten adamlar siyasetçilerden daha mı namuslu? Eğer bir ülkede bir aktivite o ülkenin sosyal yapısı için çok önemliyse, ki futbol Türkiye’de böyle, ben bugün Başbakan olsam futbola bulaşırım. Futbolun iyiliği için. Siyasetin şu açıdan bulaşması yanlıştır. Biri sahayı kapatacak. Torpille sahayı kapatırsa bu yanlıştır. Ama dünyada her yerde hükümetler, sponsorlar, futbola bulaşmışlardır, bulaşıyorlar.
"TÜRKİYE'DE TUHAF GAZETECİLER VAR!"
Ama sizi çok cinsiyetçi buluyorlar?
Hiç alakası yok, neden?
E herhalde ettiğiniz birkaç laftan dolayı...
Mesela?..
Sanırım futbolcu eşleriyle ilgili bir şeyler söylemişsiniz...
Türkiye’de tuhaf gazeteciler var. Entelektüel bir mafya vardır. Bunun içinde kimler var bir düşünürsem isimleri bulabilirim. Ben bu entelektüel mafya gibi düşünmüyorum. Onlar gibi olan herkes ya çağdışı ya avam ya hükümet yalakası!
"GALATASARAY'IN CUMHURBAŞKANI'NI ZİYARET ETMESİ..."
Galatasaray’ın Cumhurbaşkanını ziyarete gitmesini nasıl yorumluyorsunuz Ahmet Bey?
Galatasaray takımının maç günü Cumhurbaşkanını ziyaret etmesini sportif açıdan doğru bulmuyorum. Muhtemelen öğlen saatlerinde gerçekleşen bu olay oyuncuları ruhen ve bedenen yorar, maç konsantrasyonlarını azaltır. Dünyanın her yerinde futbolcular maçtan 6-7 saat önce yemeklerini yerler ve dinlenmeye çekilirler. Dolayısıyla bu ziyaret Cumhurbaşkanlığı, Anıtkabir ya da herhengi bir yere dahi olsa sportif açıdan yanlıştır!
"25 DAVAM VAR"
Çok mu fazla davanız var?
Şu an aşağı yukarı 25 davam var tazminat ve ceza olmak üzere. Hukukçu gibi oldum son 3 senede. Savunmalarımızı biz yazıyoruz avukatla beraber. Gidiyoruz, takip ediyoruz. Başa gelen çekilir.
"EKRAN HAYVANI SÖZÜ HAKARET DEĞİL"
Magazine de bulaşıyorsunuz zaman zaman. Mesela Nur Yerlitaş...
Ona ‘ekran hayvanı’ dedim. Ama tabi ki bu bir hakaret değildi. ‘Screen Animal’ bunun gerçek ismi. Ben de bir ekran hayvanıyım! Konuştuğu vakit kendini dinlettiren, jest ve mimikleriyle ilgi toplayan kişiye, ekran hayvanı deniyor. Nur Yerlitaş’a ben bunu dedim.
"GÖRGÜSÜZ OLMAK ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY DEĞİLDİR"
Futbolcu eşlerinin bu kadar magazinin içinde olmasını nasıl buluyorsunuz? Niye biz futbolcu eşi tanırız hayatta?
Futbolcu eşlerinin çoğu görgüsüzdür. Görgüsüz olmakta çok kötü bir şey değildir. Çünkü görgü aile ve yaşamla birlikte yapılmış bir birikimdir. Muhtemelen orta halli aile kızları gençlik yıllarında futbolcuyla evleniyor. Ve daha sonra birden korkunç paralara sahip oluyorlar. Adam kazanıyor ama ailenin parası. Ondan sonra birden lüks arabalar, marka kıyafetler, basında boy göstermeler... Bu sadece Türkiye’de değil. İngiltere’de de böyle. Orada da futbolcuların mankenlerle evlenme hastalıkları var. Yani futbolcu eşleri maalesef görgüsüz oldukları için parayı bulduklarında kocasının şöhretlerine yetişebilmek için onlar da magazin basınına çoğu zaman düşerler.
"FUTBOL CAMİASINDAKİLERİN ÇOĞU CAHİL İNSANLAR"
Futbolun magazin tarafı daha çok ilgi çekiyor aslında.
Futbolun magazin tarafı çok kötü. Çünkü futbol, birkaç kişi dışında, cahil insanlardan oluşuyor. Eşleri de öyle. Onlar marka kıyafet giyindi mi, lüks arabaya bindi mi bir şey olduklarını sanıyorlar. Hayat onlar için öyle, benim için öyle değil. Bana göre çok zavallılar! Bu işte 10 sene ekmek yersiniz. Ayağınız kırılırsa falan ertesi gün ekmek kesilir. Ondan sonra çoğunuz ekmeğe muhtaç olursunuz. Ben de diyorum ki o futbolcu hanımlarına marka giyip, lüks arabalara bineceğinize o paralarınızı yatırım yapın. Çünkü 30’dan sonra siz bir hiçsiniz parasal olarak. Ayda 2 trilyon kazanan bir adam futbolu bıraktıktan sonra ayda 200 bin lirayı bile zor kazanır. Normal şartlarda kazanamaz. O paralar çok çabuk biter. ‘Bugün Ferrari al, yarın sat Jaguar’a bin’ günleri çok geride kaldığı an “ah” dersiniz. Ben onlara iyilik yapıyorum. O kızlar da görgüsüz dediğim için bana kızmasınlar. Yuvayı dişi kuş yapar! Dolayısıyla bu görgüsüzlük, yarını düşünmemek, ağustos böceği gibi yaşamak çoğu futbolcu için ilerleyen yıllarda hüsran getirir. Maalesef birçoğu da böyle gidiyorlar. Popüler kültürün esiri olmuş, gidiyorlar.
"FUTBOL BİR POPÜLER KÜLTÜRDÜR"
Futbol bir popüler kültür mü Ahmet Bey?
Ben futbol popüler kültürdür yazdım, bana çok kızdılar.Evet, kesin olarak popüler kültürdür. Hem de popüler kültürün içinde en rezil olanıdır.
Programa çıkmadan ne konuşacağınızı biliyor musunuz?
Hiç. Bizde yüzde 99 oranında her şey spontane gelişir. Kavgalar da, espriler de, söylemler de hepsi spontane!
Ama konu başlıkları bellidir.
Konu başlıkları belli. Ama sonrasını bilmiyorum. Çünkü maç biter bir olay çıkar bütün gece o olay konuşulur. Bir maç biter, birisi edep yerini tutar onun üzerine 2 saat konuşulur. Maç biterken ufacık bir olay olur. Bir milli maçta kalecinin korumaları basına saldırdı, 3 saat onu konuştuk filan… Onun için isteseniz de kurguda gidemezsiniz.
"FATİH TERİM'İN PARASINI KONUŞANLAR, CEM YILMAZ'I NİYE KONUŞMUYOR?"
Fatih Terim’e çok para verilmesini eleştiriyorlar ya…
Fatih Terim’e para verilmesi olayı beni ilgilendirmez. Fatih Terim silah dayayıp almıyor. Veriyorlar ki alıyor. Veren de devlet değil, Futbol Federasyonu. O beni ilgilendirmez. Niye Fatih Terim’in parası konuşuluyor da Cem Yılmaz’ın kazandığı para konuşulmuyor? Cem Yılmaz banka reklamlarından trilyonluk paralar kazanırken niye o konuşulmuyor?
Demirören’e de çok kızıyor taraftarlar.
Demirören’e neden kızıyorlar? Demirören, Beşiktaş’ta başarılı olamadı. Futbol Federasyonu Başkanı oldu. Orada da şu zamana kadar görülen o ki bir başarısı yok. Bundan dolayı.
"AİLEM FUTBOLU SEVMEZ, BENİ BİLE SEYRETMEZLER"
Çocuğunuz var değil mi Ahmet Bey?
İki kızım var.
Seyrediyorlar mı sizi?
Hiç sevmezler. Futbolu sevmezler, beni seyretmeyi de sevmezler. Belki heyecanlanıyorlar ondan dolayıdır.
"UZAY GEOMETRİSİ ÜZERİNE 3 SAAT KONUŞURUM"
Programa çıkmadan önce gerilir misiniz Ahmet Bey?
Hiç gerilmem. Mesela bu akşam 3 tane profesör getirin uzay geometrisi konuşalım 3 saat. Ben çıkar konuşurum.
Ama bilgili olduğunuz için...
Az çok. Hocalar kadar bilemem ama. Hocalar yüzde 100’lük kısımda yüzde 90 bilirken ben yüzde 10’luk kısmını bilsem de çıkarım. Geriye kalan alanı da çeneyle kapatırım, halk da hiçbir şey anlamaz.
"O MODA PROGRAMLARINI BİRBİRİNE KATARIM"
O zaman moda programında jüri de olabilirsiniz siz?
Moda programını birbirine katarım! O kızları birbirine düşürürüm. O kızları kovarım stüdyodan. Amuda kaldırırım!