Yargıtay'dan estetik mağdurlarına müjde
İçtihat Bülteni'nden edinilen bilgiye göre, davacı vekili aracılığıyla “davacı N.D.'nin 2012 tarihinde burun estetiği ameliyatı için davalı hastaneye başvurduğunu, burada diğer davalı doktor ile tanıştığını, davalının davacıya, burun ameliyatının yanı sıra aynı zamanda yüzünü gerdirmek ve karnını da yağ alma ameliyatı yapılması konusunda ikna ettiğini, davacının yüz germe, burun ameliyatı ve yağ alma operasyonlarının aynı anda yapılarak taburcu edildiğini, yüz germe ameliyatı neticesinde sağ ve sol yüzü arasında orantısızlık oluştuğunu, sağ göz kapağının her zaman diğerine oranla ve normale göre çok daha açık bir görünüme kavuştuğunu, sağ gözünde sürekli olarak ve ciddi oranda yaşarma meydana geldiğini, karnından yağ alma operasyonları sonucunda da davacının karnının son derece şekilsiz bir görünüme dönüştüğünü, yamukluk ve tümsekler meydana geldiğini, ameliyattan sonra 7-8 ay boyunca ameliyat yerinde iltihap ve kanama meydana geldiğini, bu durumun davalı doktorun başarısız ve özensiz ameliyatı sonucu oluştuğunu, davacının bedeninde kalıcı olarak hasar oluştuğundan güç kaybı meydana geldiğini ve yaklaşık 1 yıl boyunca çalışamadığını iddia ederek 10.000 TL maddi tazminat ile 50.000 TL manevi tazminatın ameliyat tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep etti.
Davalı hastane vekili cevap dilekçesinde; “davacının iddialarının bilimsellikten uzak olup kusur ve hukuka aykırılık içeren bir eylem söz konusu olmadığını, müvekkili hastanenin üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirdiğini, tazminat şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini” talep etti.
Davalı doktor vekili cevap dilekçesinde; “davacının ameliyatlarının tıbbi usullere uygun olarak ve titizlikle yapıldığını, davacının kontrol muayenesine gelmediğini, hastanın operasyon sonrası bakım kusuru sebebi ile oluşan sonuçlara müdahaleye engel olduğunu, olayda tıbbi uygulama hatası bulunmadığını, tazminat şartlarının oluşmadığını, müvekkilinin hatası olup olmadığı konusunda uzman bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini” talep etti. Mahkeme 11.02.2016 tarihli karar ile davayı reddetti ve kararı davacı vekili temyiz etti.
Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi eksik araştırma sebebiyle kararı bozdu
Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 14.01.2019 tarih ve 2018/5312 Esas, 2019/139 Karar sayılı ilamında belirtilen “davacı tarafın gerek burun gerekse yüz germe ve yağ dokusu alınması ile ilgili isteminin davalı doktor tarafından daha güzel bir görünüme kavuşturulacağı yönünde bir garanti verilmesi niteliğinde olduğu gözetildiğinde, hekimin eyleminin tıp kurallarına uygun olduğu yönündeki görüş yeterli olmayıp, ayrıca davacının isteklerinin karşılanıp karşılanmadığı, ayıplı olduğu iddia edilen yüz germe ve karından yağ dokusu alma ile ilgili olarak; hekimin görevini yerine getirip getirmediği ya da komplikasyon olup olmadığı ve komplikasyon konusunda aydınlatma görevinin yerine getirilip getirilmediği ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılıp yapılmadığı hususları değerlendirilmek üzere, aralarında akademik kariyere sahip üniversitelerden seçilecek Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahisi konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulu oluşturulmak suretiyle gerektiğinde muayene edilmek suretiyle, dosyadaki belge ve bilgiler incelenerek alınacak rapora yapılacak itirazlar da dikkate alınıp hekim ve istihdam eden sıfatıyla davalı hastane işleticisinin sorumluluğu tespit edilip, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmeli” gerekçesiyle mahkeme kararını bozdu. Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; bozma ilamında belirtilen kriterlerde bir bilirkişi heyeti oluşturulmuş olup, rapor çerçevesinde ret kararı verildi. Kararı, davacı vekili temyiz etti.
"Ameliyat sonrası ortaya çıkan komplikasyon ve görüntü bozukluğuna sebebiyet verilmesi de hekim için kusurlu bir davranıştır"
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, Avrupa Biyotıp Sözleşmesi'ne atıfta bulunarak “her ne kadar hekime kusur izafe edilemeyeceği belirtilmiş ise de, mahkemeye sunulan belgelerde sadece yüz gerdirme operasyonu ile ilgili kabul formunun bulunduğu, karın yağ aldırma ameliyatı ile ilgili kabul kaydına rastlanmamış olup, hastanın kendisine yapılacak tıbbi müdahale ve neticesinde karşılaşabileceği komplikasyonlar hakkında bilgilendirilmesi zorunluluktur. Nitekim hükme esas alınan 03/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda da; dosya ve eklerinde anlaşılacağı üzere ameliyat sonrası takiplerde, karında seroma ve göz kapaklarında açılmaya bağlı asimetriler meydana geldiğinin anlaşıldığı, her iki durum da ameliyat sonrasında görülebilecek istenmeyen durumlar olarak kabul edilse de; karın yağ aldırma ve yüz germe ameliyatları yapılması konusunda uzman olan hekimdir ve aydınlatma görevi vardır. Davacıda ameliyat sonrası ortaya çıkan komplikasyon ve görüntü bozukluğuna sebebiyet verilmesi de kusurlu bir davranış olup, hekime izafe edilebilecek bir kusur olarak değerlendirilmelidir. Yine yukarıda belirtilen ilkeler gereğince davalı yüklenicinin sonuç taahhüdünü tam ve gereği gibi yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davacının maddi ve manevi tazminat talebinin yukarıda açıklanan kriterler esas alınarak değerlendirmesi ve karar verilmesi gerekmektedir. Belirtilen nedenlerle; eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu verilen karar doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.” şeklinde bozma kararı vererek estetik ameliyatı mağdurlarını sevindiren emsal bir karara imza attı.