Hurma ve kuru kayısı alırken bu hataya düşmeyin!

Hurma ve kuru kayısı alırken bu hataya düşmeyin!

Kuru meyvelerden kayısı ve hurmanın çok sık tüketildiği bir dönemdeyiz. Sağlık açısından faydaları saymakla bitmiyor. Peki, aldığımız her kayısı ve hurma gerçekten hijyenik mi; sağlıklı koşullarda saklanıyor mu? Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, açıkta satılan kuru meyvelerle ilgili tüketicileri uyarıyor ve son kullanma tarihi ve menşeinin belirli olması sebebiyle paketli ürünlere yönelmelerinin en doğru tercih olacağının altını çiziyor.

SİNDİRİM SİSTEMİMİZİN EN YAKIN DOSTU AMA...

Yaz aylarının gelişiyle forma girme çalışmaları hız kazandı, kuru kayısıya ilgi arttı. Öte yandan Ramazan ayıyla birlikte hurma satışları da hızlandı. Hurma, kuru kayısı ve diğer tüm kuru meyveler Ramazan ayında özel bir yere sahip ve sindirim sistemimizin de en yakın dostu. Uzmanlar, kurutulmuş meyvelerin, içerdikleri lif zenginliğiyle mide, bağırsak kanserlerinden koruduğunu ve kabızlığı önlediğini söylüyor.

Peki, sağlığımız için bu kadarı gerçekten yeterli mi? Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, artan zamlarla birlikte açıkta satılan kuru kayısı, kuru erik, hurma, gün kurusu ve kırmızı meyvelere yönelen tüketicileri resmi kontrollerden geçen ve menşei bilinen paketli ürünleri tercih etmeleri ve açıkta satılan ürünler almamaları konusunda uyardı.

AÇIKTA SATILAN KURU MEYVELERDE KÜF RİSKİ!

Saner, faydaları saymakla bitmeyen kuru meyvelerin neden paketli tercih edilmesi konusunda şunları söyledi: “Son kullanma tarihini, kimin tarafından üretildiğini bildiğiniz, el değmeden size ulaştığına emin olduğunuz, güvendiğiniz ürünlere yönelin"

"En zararlı küf toksini Dünya Sağlık Örgütü'nce bir numaralı kanserojen madde olarak nitelendirilen Aflatoksin maddesidir. Aflatoksin riskinin en yoğun olduğu gıdalar arasında en başlarda açıkta satılan ve uygun şartlarda muhafaza edilmeyen kuru meyveler geliyor.”

ALDIĞINIZ İŞLETME STERİL OLABİLİR... PEKİ, GELDİĞİ YER?

Saner, “ambalaja girmiş ürünleri almayın” demenin bakanlık onay mekanizmalarını ve tüketicinin sağlığını hiçe saymak olduğunu belirterek, önemli ve dikkat edilmesi gereken hususun; gıdanın üretilmesi-tüketilmesi sürecindeki her aşamasında bilinçle üretilmiş, paketlenmiş, menşei belli ve kontrol altında olan işletmelerde üretilmiş olan gıdaları tüketmek olduğunu kaydetti.

Saner, “Gıda güvenliğini bir zincire benzetiyoruz. Zinciri çektiğinde en zayıf halkasından kopar. Her halkanın güçlü olması gerekiyor. Gıdanızı aldığınız işletme temiz gibi görünebilir hatta temiz de olabilir; peki, bu gıdaların nasıl bir ortamda üretildiğini, depolandığını ve nereden geldiğini biliyor musunuz? Muhafaza edildiği, bekletildiği alanlarda böcek, fare, kir, toz, pas, egzoz dumanına maruz kaldı mı; çıplak ellerden mikroplar geçti mi; bundan emin misiniz? İşte bunu denetleyebilmenin en iyi yolu ambalajlı ürünleri tercih etmektir.” diyerek sözlerini sürdürdü...