Virüs kurban pazarlarındaki kalabalıktan bulaşıyor
Bilim Kurulu Üyesi ve İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon ve Mikrobiyoloji Bölümü Anabilim Dalı Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Kurban Bayramı'nda alınacak yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Yavuz, "Eski bayramlar gibi bir bayram geçirmememiz lazım. Mümkün olduğunca farklı evlerde yaşayanlarla görüşmemeli, bayramlaşmaları ertelemeli, kalabalık ortamlarda bulunmamaya devam etmeliyiz" dedi.
Prof. Dr. Yavuz, "Bayramlaşmalarda maske takmaya, mesafeyi korumaya dikkat etmeli, mümkünse telefon aracılığıyla bayramlaşmalıyız. Dünyada da Türkiye'de de salgın devam ediyor, vakalar artıyor, dikkat etmeye devam etmeliyiz" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Yavuz'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Yeni kısıtlamalar var mı?
Kurallar hep aynı, bu dönemde de aynı kurallar geçerli. Özellikle kalabalık sofralardan uzak durulmalı, mesafe ve maske kurallarına uyulmalı. Sorduğunuz bir sokağa çıkma yasağı ise onunla ilgili bir bilgim yok.
Grip aşısı koronavirüse karşı etkili mi?
Özellikle risk grupları grip aşılarını olmalı, biz bunu her yıl söylüyoruz. Öte yandan koronavirüs de grip gibi bir hastalık, özellikle risk grubu, sigara içenler obezler grip aşılarına dikkat etmeli. Öte yandan grip aşısının Kovid'den koruma gibi bir durumu yok, Kovid-19'un yanı sıra bir de grip olmasın diye bu çağrı yapılıyor.
Kurban pazarlarında tedbirler alındı mı?
Oraya girerken maskeli olmak zorundasınız, çok kalabalık olmamalı, bu anlamda önlemler alınıyorsa kurban pazarlarında sorun yok. Öte yandan hayvanlardan bulaşan tek hastalık korona değil, kırım kongo kanamalı ateşi var ve bu vakalar arttı son zamanlarda, yine şarbon hastalığı var. Bu anlamda bariyer önlemlerinin alınması gerekiyor, kesinlikle hijyen kurallarına dikkat edilmesi gerekiyor. Kesinlikle eldiven, önlük kullanılması gerekiyor.
Buradaki risk, kurban pazarlarında aynı evde yaşamadığınız insanlarla bir araya geliyor, alışveriş yapıyorsunuz, bu sebepten kuran pazarları tehlike arz ediyor.
Şu anda dünyada da Türkiye'de de salgın kontrol altına alınmış değil, tüm dünyada hızla ve artarak yayılıyor virüs.
Bu salgın tüm dünyada sadece hasta etmiyor, ekonomik psikolojik sonuçları da var. Dolayısıyla hepimizin hasta olmama sorumluluğumuz var, bireysel olarak hasta olmamak ve hastalığı yaymamak için çabalamalıyız.
Kurban etinden koronavirüs bulaşmaz ama etlere çıplak elle dokunmamak genel bir kuraldır. Çünkü etlerden farklı pek çok virüs bulaşabilir.
Risk nasıl önlenir?
Bin kişi içinden iki buçuk kişi, semptom göstermeksizin hastalığı taşıyor ve yayıyor. Türkiye'de virüsü taşıyan 200-250 bin kişi olabilir. Eldeki verilerde yüzde 40 kadar insan, belirti vermeksizin virüsü taşıyor.
Riski sıfıra indiremeyiz ama azaltabiliriz. İşimiz gereği toplum taşıma kullanıyor, toplu alanlara girebiliyoruz. Bu durumlarda mutlaka maskemizi kullanmalı, daha sakin saatleri seçmeliyiz.
Mesela şimdi okullar açılacak. Önemli bir konu bu, tüm tedbirler bir şekilde alınmalı. Örneğin sınıflar küçükse belli bir saat belli bir grup öğrenci gelecek, onların ardından başka bir öğrenci grubu gelecek. Böylelikle öğrenciler kalabalığa karşı korunmuş olacak.
Okulların açılması çok dinamik bir süreç, sürekli yeni önlemler alınmalı. Mesela bir grup için online eğitime devam edilebilir, örgün öğretimde ders saatleri düşürülebilir, dediğim gibi sınıflardaki öğrenci sayısı seyreltilebilir.
Dezenfektan, kolonya gibi önlemleri abartmamak lazım, bunun da zararları olabilir. Gerekli olan yerlerde, çok dokunulan yüzeylere dokunulduğunda dezenfektan kullanılabilir, el yıkanabilir ama her saniye kullanmaya gerek yok.
Eldeki verilere baktığınızda virüsün sıfırlanacağına dair kimse bir şey bilmiyor. Önümüzdeki bir yılda olmasa da bu illa bitecek.
Ayasofya'daki namaz, futbol kutlamaları ve koronavirüs tedbirleri
Futbol maçları, kutlamalar, taziyeler gibi kontrolsüz kalabalıklar riski git gide artırıyor.
Bu şaka değil, bakın İran hala günlük vaka sayısını 2 binin altına indiremiyor ve bunun sonu da yok. Bu kontrolsüz kalabalık etkinlikler devam ederse virüs hiçbir zaman bitmez.
Aşı çalışmaları ne durumda?
Aşıdan umutlanıyorum, umutlanmak zorundayım. Dünyada yüzlerce aşı çalışması var, insanlara uygulandığı zaman hastalıktan koruyabilecek seviyede olan en az üç-dört aşı çalışması var. Bu normalde yıllarca sürebilirdi.
Aşıyla ilgili olarak, eğer etkili çıkarsa bu yılın sonunda aşı çıkacak gibi görünüyor. Ama bütün dünyaya yetecek mi diye sorarsanız, tabii ki yetmeyecek. Bu da başka bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Bu hastalığın tanısını koymak için elimizde bulunan testler, hızlıca piyasaya girdi ve kullanılmaya başlandı. Pandemi sebebiyle oluşan acil durum sebebiyle yeterince test edilmeden bu testler kullanıma girdi. Bu testlerin başarı oranı ne yazık ki yüzde yüz değil. Yüzde beş başarılı sonuç veren bile var ama ortalama yüzde 70 civarında bir başarı söz konusu.
Kullanılan malzemeden değil, hastalığın evresinden dolayı testler hatalı çıkabiliyor. PCR testinin pozitif çıkması, kişinin kesin olarak koronavirüs taşıyor olması anlamına geliyor. Tüm dünyadaki vaka sayısı sadece PCR testi pozitif çıkanları gösteriyor.
Güneydoğu'da vakaların arttığı yönünde bilgiler var. Orada evler de daha kalabalık olabiliyor tabii. Sağlık hizmetleri konusunda da orada bulunan arkadaşlarımdan hizmetlerin yetersiz olduğu yönünde bilgi almadım.
Ben gocunmadan her türlü fikrimi, görüşümü, bilgimi sunuyorum. Ne kadarının ciddiye alındığını hesaplamadım, böyle bir hesabın yapılmasını da doğru bulmuyorum. Ama ne yazık ki bu da bir siyaset malzemesi olabiliyor ve buradan da insanlar birbirlerini dövebiliyorlar. Halbuki hepimiz bir işin ucundan tutmalıyız, bu salgınla ancak böyle mücadele edebiliriz.