Oğlu, gelini ve torununun enkazdan çıkarılmasını bekleyen acılı anne 'Parçalandık, bittik'
Hatay Antakya'da depremde yıkılan Rönesans Rezidans’ta yaşayan oğlu Metin Arslan (30), gelini Gonca Arslan (30) ile Hamza Alp Arslan’dan (3) haber alamadığı için Çanakkale'den gelen Ayşe Arslan'ın enkazın başındaki bekleyişi sürüyor. 13 gündür enkazın başından ayrılmayan Arslan, “Artık iş makineleri devreye girdi. Madenciler ve AFAD var. Denk gelirse çıkarıyorlar. Bekliyoruz yani bir umut. Amacımız, yaşıyorlarsa haber alalım, eğer öldülerse cesetlerini bulalım. Eğer cesedi, parçası bile varsa razıyız artık” dedi.
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki 10 ilde yıkıma neden olan depremlerin ardından binaların birçoğunun yıkıldığı Hatay’da da çalışmalar sürüyor. Antakya ilçesinde de en çok can kayıplarından birinin yaşandığı Rönesans Rezidans’ta arama kurtarma çalışmaları azalırken iş makineleri ile enkazı kaldırma çalışmaları depremin 15’inci gününde de devam etti.
Rezidanstaki yakınlarından hâlen haber alamayanlar da çevrede umutlu bekleyişini sürdürüyor. A2 bloğunun 4’üncü katında yaşayan oğlu Metin Arslan (30), gelini Gonca Arslan (30) ile Hamza Alp Arslan’dan (3) haber alamayan Ayşe Arslan, Hatay’a ataması yapılan öğretmen oğlunun 2,5 yıldır burada yaşadığını belirtti.
Oğlunun Toprakhisar İmam Hatip Ortaokulu’nda Fen Bilgisi öğretmenliği yaptığını anlatan Arslan; onunla en son yüz yüze geçen eylül ayında, telefonla da depremden bir gün önce görüştüğünü söyledi. Deprem haberini alır almaz da aradığını fakat ulaşamadığını dile getiren Arslan, “Mesaj attım, ulaşmadı. O esnada dünürüm Hatay’daydı. Dünürümün kardeşi buradaydı, misafir gelmişlerdi. Dünürüm sağlam çıktı enkazdan. Kız kardeşinin cesedini 4’üncü günde aldık enkazdan ama bizim çocuklardan haber alınamıyor” dedi.
"Yaşıyorlarsa haber alalım, eğer öldülerse cesetlerini bulalım"
Arama kurtarma çalışmalarının sonlandığını belirten Arslan, “Artık iş makineleri devreye girdi. Madenciler ve AFAD var. Denk gelirse çıkarıyorlar. Bekliyoruz yani bir umut. Amacımız, yaşıyorlarsa haber alalım, eğer öldülerse cesetlerini bulalım. Bizim içimiz, canımız yanıyor. Evladımdan haber alamayınca ben ne yapayım burada? Ben burada sokakta, çadırda kalıyorum, dışarıda yatıyorum. Ben evladım için buradayım ama niye haber alınamıyor, ulaşılamıyor? En kötü yer burası mı? Benden başka bekleyen 60 aile var belki burada. Herkes çocuğunu beliyor. Bize de yazık. Ulaşması mı, nesi zor; anlamadım” diye konuştu.
"Benim bir evladım vardı, başka yok"
Hastanelere de baktıklarını aktaran Ayşe Arslan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Gelinimin ailesi de hastaneleri aradı. Bizim etrafımızdaki herkes arıyor. DNA testi verdik. Nereden ne çıkacak, bilmiyoruz. Elimizden gelen her şeyi yaptık. Bizi habersiz bırakmasınlar. Muallakta kalmayalım. Çocuklarımız öldüyse ölülerini, eğer cesedi, parçası bile varsa razıyız artık. Bu işkence son bulsun, yeter. Ben eziyet çektiğime yanmıyorum, içimin yandığına yanıyorum. Ben çocuğumdan haber alamıyorum. 3 tane canım var içeride. Bana benzemez herkesin canı yanıyor. Herkes için de üzülüyorum. Kolay bir acı değil bu. Allah kimseye de yaşatmasın bu acıyı. Şu anda ayakta duruyorsam evladımı bulabilmek için ayaktayım. Yoksa parçalandık, bittik. Benim bir evladım vardı, başka yok.”