Kızı kandırılarak dağa götürüldü! Bursa'da yaşayan annenin acısı da umudu da bitmiyor
Üniversiteyi kazandığı yıl İstanbul'da HDP aracılığıyla kandırılıp PKK'lı teröristlerce dağa götürülen Şeyma Ceylan Tekin'in annesi, evladına kavuşabilmenin hayaliyle yaşıyor.
Anne Mutlu, İstanbul'da yaşadığı yıllarda eşiyle sorunları olduğunu, bu yüzden ondan ayrılarak ev tutup çocuklarıyla yeni bir hayat kurmaya çalıştığını anlattı.
Kızının o dönem dershaneye gittiğini belirten Mutlu, şöyle devam etti:
"Ona dershaneye giderken eşlik ediyordum. Yoldayken büyük kızım telefon etti ve evde misafir olduğunu söyledi. 'Kimdir' diye sorduğumda 'tanımıyorum' dedi. Eve döndük, iki kişi oturuyor. Ben onları görünce bir şeyler içime doğdu. 'Nereden geliyorsunuz' dedim. 'HDP'den geliyoruz' dediler. HDP'den gelen kişiler, eşimle evliliğimi düzeltmem için ricaya gelmişler. Ben onlara sorunlarımı söyledim. Şeyma da orada kendini ifade etti. Benden daha iyi konuştu. 'Bu konuyu kapatın. Biz barışmak istemiyoruz' dedi. Sonra Şeyma'ya döndüler; 'Sen okuyor musun? Nerede okuyorsun? Kaçınca sınıfa gidiyorsun? Hangi dershaneye gidiyorsun?' diye sorular sordular. Şeyma'nın gittiği dershaneyi duyunca 'Bizim binamız tam o dershanenin arkasında' dediler. İşte tam orada evime, ocağıma ateş atmışlar. Gözüm kör olmuş. O gün bugündür evimi, ocağımı, hayalimizi, hayatımızı elimizden alıp götürdüler."
"Her saniye bir umutla yaşıyorum"
Mutlu, kızının Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nü kazandığını vurgulayarak, "Ablasına harçlık vermiştim, alışveriş yaptılar. Bir kargo şirketinde çalışıyordu. Çarşamba günü işe giderken 'Bugün çıkışımı vereceğim' dedi. Pazartesi günü de ablası ve ağabeyi onu Balıkesir'e götürecekti. Allah bilir benim çocuğumun önünü kestiler, ilaç verdiler. Nasıl götürdüler? Ben çocuğumu arıyorum. Sürekli haberleri izliyorum, 'belki bir yerden haber alırım' diye. Ben, 7 yıldır her gün, her saat, her dakika, her saniye bir umutla yaşıyorum." ifadesini kullandı.
Mutlu, kızının ortadan kaybolması ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Oğlumu aradım, 'Şeyma bir saat geç kaldı, telefonu da kapalı' dedim. Oğlum, 'Ah anne, Şeyma bizim elimizden gitti' dedi. Halen oğlumun sesi, bizim o feryatlarımızı unutmuyorum. Güçsüz oldum, hiçbir şey yapamadım. Devlete gittim, görevimi yaptım. HDP binası önünde mücadele verdim. Sonra öğrendim ki 15 gün tuttuktan sonra Şeyma'yı Diyarbakır'a götürüp 1 ay orada tutmuşlar. Onları çok sıkıştırdım, 'Şeyma'yı bana getirin' diye. Sonra partiden 'Biz Şeyma'yı sana getireceğiz' dediler. O gün bana öyle diyenler, bugün biz o kapıda otururken, 'onların çocukları sanki buradan mı gitti?' diyor. İki ay sonra Irak'a gittim. Orada da bana kızımı göstermediler. Çok mücadele verdim. Suruç'ta 10 günden fazla camide yatıp kalktım, Suriye'ye geçebilmek için. İnsanlar Suriye'den, savaştan kaçıyorlardı, ben kendimi Suriye'ye atıyordum."
"Şeyma'nın elinden kalemi aldın, eline silah verdin"
Mutlu, Mecliste HDP'li milletvekillerinin kadın hakları konusunda da konuştuklarına değinerek, "Ben şiddetten kaçan bir eştim. Bunu biliyordunuz ama siz onlardan daha acımasız çıktınız. Şeyma'nın elinden kalemi aldınız, eline silah verdiniz. Şeyma'nın acısı içimde." diye konuştu.
HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önüne 4 kez giderek oturma eylemine katıldığını vurgulayan Mutlu, şunları kaydetti:
"Şeyma kaybolduktan bir hafta sonra ondan bize bir not geldi. Notta 'Canım ağabeyim, canım ablam, ben anneme Kur'an-ı Kerim öğrettim. Okuma yazmayı da öğretmek için söz vermiştim ama sözümü yerine getiremedim. Anneme, kardeşime sahip çıkın. Onlar size emanet' yazıyordu. Bunu diyen 17 yaşında bir çocuk, nasıl kendi iradesiyle gitmiş olabilir? Ben ve 4 çocuğum vardık. Birbirimize kenetlenmiştik. Bizi diri diri mezara koydular. Şeyma, kızım sana o kadar hasretim ki... Artık çok yoruldum. Gel kızım, kalbim, kapım sana açık. Kızım sana, senin bastığın yere bile kurban olacağım. Yeter ki gel. Ağabeyinin düğünü var ama hiç içimde keyif yok. Çünkü içinde Şeyma yok. Her saniye 'acaba bir haber gelir mi' diye bir umutla yaşıyorum."
Mutlu, Diyarbakır annelerinin, 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eyleminin 1. yılında Diyarbakır'a gideceğini ifade ederek, "Devlet bize sahip çıkıyor. Hiçbir anne ağlamasın, ne ben ne polis ne asker annesi ağlasın. Şeyma'mı bana verin. Ben inşallah bu Diyarbakır eyleminde çocuğumu alacağım." değerlendirmesinde bulundu.