İstismar davasında şaşırtan karar! Önce 50 yıl, sonra tahliye...
İstanbul 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki, anne A.Ş. ve avukatı Tülay Bekar’ın hukuk savaşına dönen davada, küçük kız defalarca ifade verdi. Mahkemeye çıktı ve olayı tekrar tekrar anlatmak zorunda kaldı. 2014 yılından bu yana süren dava sonunda İstanbul 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi sanık babayı rekor cezaya mahkûm etti.
Hürriyet gazetesinden Oya Armutçu'nun haberine göre, mahkeme 1 Şubat’ta oybirliği ile tutuksuz yargılanan C.Ö.K.’ye kızına yönelik istismar eylemini tehditle ve zincirleme olarak gerçekleştirdiği gerekçesiyle önce 60 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, yargılama sürecindeki davranışları, duruşmaları düzenli takip etmesi indirim nedeni sayılarak, ceza 50 yıl 7 ay 15 güne indirildi. Türk Ceza Kanunu’na göre hapis cezası 30 yıldan fazla olamayacağı gerekçesiyle sanık 30 yıla mahkûm oldu. Sanık baba tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Dosya ise istinafa taşındı.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25’inci Ceza Dairesi’ndeki duruşmada sanık ve avukatları suçlamaları reddederken, annenin avukatı Bekar mahkûmiyet talep etti. Anne A.Ş. “Benim çocuklarımın çocukluğu ölmüştür, onlar çocukluğunu yaşamamıştır bundan daha önemli ve farklı bir söyleyeceğim yoktur” dedi. Sanık C.Ö.K. ise “Pek çok arkadaşım var hepsi bana inanmakta ve güvenmektedir, suçlu olduğumu iddia eden bir avuç insan vardır, keşke onlar da bana inanıp güvenebilseydi” diye savunma yaptı.
İstinaf, 17 Mayıs’ta oybirliği ile sanık C.Ö.K.’nın delil yetersizliğinden beraatına ve tahliyesine karar verdi. İstanbul 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanık C.Ö.K. hakkındaki kendi kızına ‘çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ suçundan verilen mahkûmiyet kararı kaldırıldı. Kararda özetle şöyle denildi:
‘KESİN DELİL YOK’
“Sanık C.Ö.K. hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17/02/2016 tarih, 2016/7605 Esas ve 19/03/2020 tarih, 2020/13286 Esas sayılı iddianameleri ile ‘Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı’ suçundan dolayı TCK’nın 103/2 Cümle, 103/3-c, 103/4, 43, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de; yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğine dair her türlü şüpheden uzak, inandırıcı, mahkumiyet yeter nitelikte kesin delil elde edilemediğinden CMK 223/2-e maddesi uyarınca müsnet suçlardan beraatine. Sanığın gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreler sebebi ile CMK’nın 141 ve devamı maddeleri gereğince hazine aleyhine maddi manevi tazminat davası açabileceğinin hatırlatılmasına. Tutuklu sanık C.Ö.K.’nın üzerine atılı bulunan suçun niteliği, soruşturma ve kovuşturma sürecinde gözaltı ve tutuklu kaldığı süreler üzerine atılı bulunan suçun hukuki vasfının değişme ihtimali ve buna ilişkin olarak dosya kapsamında toplanan maddi delillerin içeriği ve niteliği göz önüne alınarak CMK 100 ve davamı maddeleri uyarınca bihakkın tahliyesine...”