Cübbeli Ahmet Hoca'dan 'İstanbul Sözleşmesi' açıklaması
Gazeteci İsmail Saymaz, kamuoyunda 'Cübbeli Ahmet Hoca' olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü ile yaptığı görüşmenin detaylarını paylaştı.
Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı'nın bildirisini hatırlatan Ahmet Mahmut Ünlü, tarikatları ve cemaatleri toplantıya çağıran bu vakıfla görüşeceklerini belirtti. İsmail Saymaz'ın aktardığına göre Ünlü şu ifadeleri kullandı:"Biz 'kadının beyanı esasdır' ifadesine karşıyız, bunun erkeklere mağduriyet yaşattığını düşünüyoruz. Bu sözleşme eşcinsellik ilişkisini meşrulaştırıyor. Evet şiddet varsa cezası verilsiz ama sözleşmenin kaldırılmasını istiyoruz" dedi.
Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı'nın "Millî Varlığımızı Tehdit Eden İfsat Hareketine "DUR!" Demeye Çağırıyoruz" başlıklı kamuoyu açıklaması şöyle:
"Utanma!" diyerek yola çıkan küresel çapta bir fesat hareketinin, bütün dünyada hayasızca yürüttükleri bir kampanyaya şahit oluyoruz. Son derece cür'etli ve etkin bir dalga oluşturma adına, ellerindeki tüm vasıtaları harekete geçirmiş bulunuyorlar. Aileyi, nesli ve insana ait değerleri yıkma hedefiyle, sinsice yürüttükleri projelerinin, bugünlerde deşifre olmasından da son derece rahatsız oldukları anlaşılıyor. Arkasına gizlendikleri "Kadına şiddete ve tacize hayır maskesi"nin düşmesi, kendilerini hayli telaşlandırmış görünüyor.
Evet, kadına şiddete ve şiddetin her çeşidine bizler de hayır diyoruz. Kadına, erkeğe, çocuğa karşı işlenen şiddet ve taciz suçuna da hayvanlara ve hatta çevreye karşı işlenen suçlara da karşı olduğumuzu yüksek sesle ilan ediyoruz. Zira bizler millet olarak, hiçbir canı incitmemeyi ve kimseden incinmemeyi bir insanlık nişanı sayan Mevlana'ların, Yunus Emre'lerin ve Hacı Bektaş Velilerin irfanıyla yoğrulmuş Anadolu medeniyetinin çocuklarıyız... Aldığımız terbiye gereği babamıza bir ise annemize üç kat daha fazla hürmet, hizmet ve saygı duyar, onları baş tacı ederiz. Din, kültür ve geleneğimize göre erkek ve kadın birbirinin hasmı ve rakibi değil, biri diğerinin tamamlayıcısı olan bir bütünün iki ayrı parçasıdır. Birbirinden bağımsız değil, biri diğerine muhtaç aile yuvasının iki temel ögesidirler.
Fıtrat mecrasından sapmış ve saptırılmış; iffet, namus, edeb ve hayadan yoksun LGBT+ vb. sapkınlık türleri, son derece masum hareketler gibi topluma sunulmaktadır. Şeytani bir akıl, İstanbul Sözleşmesi'ni herkesin ne anlama geldiğini kolayca anlayamayacağı "toplumsal cinsiyet eşitliği" ve "cinsel tercih/yönelim" gibi yaldızlı kelimelerle süsleyip bir ifsad metni haline dönüştürmüştür. Bu kelimelerin örtüsünü açtığınızda ailemiz ve neslimiz adına kurulan ifsat tuzağını fark etmek zor olmayacaktır. Az bir güruh istisna edilecek olursa, bu asil toplumda hiçbir kimse:
Oğlunun bir başka erkekle birlikte yaşamasına (gay)
Kızının lezbiyen olmasına,
Pedofili, zoofili, nekrofili, ensest gibi sapıklıklara asla rıza göstermeyecek; aksine bunlara karşı büyük bir nefret duyacak ve tepki gösterecektir.
Güya kadına şiddeti engelleme maksatlı oluşturulduğu ifade edilen bir metin, bizim toplumumuza ifsat ve şiddet tohumlarından başka bir şey ekmemiş ve ekmeyecektir. Çözüm, aile ve nesli korumak adına adaleti esas alan kanuni düzenlemelerle şiddetin her türlüsüne karşı önlem almaktır.
Son günlerde duyarlı ve basiretli kişi ve kuruluşlarımızın bu konuda gösterdiği hassasiyeti destekliyor ve halkımızı aile ve nesline sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Polonya İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayıp onayladığı halde çıkma kararı almış ve İngiltere, Ukrayna, Macaristan gibi ülkeler de imzalamalarına rağmen uzun zamandır yürürlüğe koymamıştır.
Devlet ricalimizin de İstanbul Sözleşmesi ve uzantılarını en kısa sürede yürürlükten kaldıracağına inancımız tamdır.