Altın Portakal'dan istifa!
Yayınlanma:
Altın Portakal Film Festivali Cuma günü başlayacak.
Reyan Tuvi'nin filmine yönelik engelleme, daha sonra festival yönetimiyle Tuvi uzlaşmış olsa bile tepki çekmeye devam ediyor.
Bugün festivalin altı farklı kategorisinde yarışan filmleri değerlendirecek 10 sinemacı ve sinema yazarı, bir ortak açıklama yaparak görevlerinden çekildi.
"Sanatsal ifade özgürlüğünün güvence altında olmadığı bir sürece ortak olmayacağımızı ve festivaldeki jüri üyeliği görevlerimizden çekildiğimizi beyan ederiz" diye biten açıklamaya imza atan isimler ve görev aldıkları jüriler şöyle:
Belmin Söylemez (Ulusal Yarışma, ana jüri)
Ayla Kanbur (Ulusal Belgesel Film Yarışması, ana jüri)
Zeynep Dadak (Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması, ana jüri)
Belma Baş (Ulusal Kısa Metraj Film Yarışması, ana jüri)
Emre Akay (Ulusal Kısa Metraj Film Yarışması, ana jüri)
Evrim Kaya (Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, SİYAD jürisi)
Kaya Özkaracalar (Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, SİYAD jürisi)
Fırat Yücel (Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması, SİYAD jürisi)
Metin Gönen (Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması, SİYAD jürisi)
Esin Küçüktepepınar (Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması, SİYAD jürisi)
Açıklamanın tam metni;
Reyan Tuvi’nin ‘Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek’ adlı filminin “Türk Ceza Kanunu'nun 125. ve 299. maddelerine aykırı ifade ve içerik ihtiva ettiği” gerekçesiyle, 51. Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması listesinden çıkarılmasını “hiçbir şekilde kabul edilemez bulduğumuzu” 2 Ekim 2014 tarihinde açıklamış, bu durumun söz konusu eserin kriminalize edilmesi anlamına geldiğini vurgulamış ve filmin yarışmaya yönetmenin kurgusuyla dahil edilmesini, ayrıca festival yönetiminin “gösterimlerin her türlü baskıdan muaf bir şekilde yapılacağını ve seçici kurulların kararlarının manipüle edilmeyeceğini garanti eden, tavizsiz bir açıklama” yapmasını beklediğimizi belirtmiştik.
Gelinen son noktada, ön jürinin kararına rağmen “TCK'nın 125. ve 299. maddelerine aykırı ifade ve içerik ihtiva ettiği” gerekçesiyle filmi yarışmadan ihraç etmiş olan festival, yönetmenin yaptığı değişiklik sonucunda filmi yarışmaya dahil etti. Bu durum, yapılan değişiklik ne olursa olsun şunun onaylanması anlamına gelmekte: Bir festival ön jürinin seçmiş olduğu bir filmi TCK’yı gerekçe göstererek yarışmadan çıkartabilir ve yine TCK’yı öne sürerek yönetmen üzerinde baskı oluşturarak filminde değişiklik yaptırabilir. Bu, ileride festivaller tarafından benzer müdahalelerin yapılmasının önünü açan bir uygulamadır. Bunu kabul edilebilir gördüğümüz takdirde, bugünden itibaren devlet organlarının yanı sıra festival yönetimlerinin de TCK’nın maddelerini gerekçe göstererek sanat eserlerinde değişiklik talep etmesini onaylamış olacağız.
Festivalin akıbeti omuzlarına yüklenen Reyan Tuvi’nin yanında olduğumuzu, filminin seyirciyle buluşması yönündeki kararına saygı duyduğumuzu belirtmek isteriz. Bizi kaygılandıran, festivalin, TCK’yı referans alan tutumunu sürdürüp bir yargı organı gibi hareket etmeye devam etmesidir. Festivalin, sansürün normalize edilmesini beraberinde getirecek ve yönetmenler üzerindeki baskıyı artıracak bu tutumunu endişe verici buluyoruz.
2 Ekim açıklamamızda yer alan “gösterimlerin her türlü baskıdan muaf bir şekilde yapılacağını ve seçici kurulların kararlarının manipüle edilmeyeceğini garanti eden, tavizsiz bir açıklama” beklentimizin karşılanmaması bir yana, tam tersi bir durumun meşrulaştırılması söz konusudur. Bu durum karşısında, sanatsal ifade özgürlüğünün güvence altında olmadığı bir sürece ortak olmayacağımızı ve festivaldeki jüri üyeliği görevlerimizden çekildiğimizi beyan ederiz.
Reyan Tuvi'nin filmine yönelik engelleme, daha sonra festival yönetimiyle Tuvi uzlaşmış olsa bile tepki çekmeye devam ediyor.
Bugün festivalin altı farklı kategorisinde yarışan filmleri değerlendirecek 10 sinemacı ve sinema yazarı, bir ortak açıklama yaparak görevlerinden çekildi.
"Sanatsal ifade özgürlüğünün güvence altında olmadığı bir sürece ortak olmayacağımızı ve festivaldeki jüri üyeliği görevlerimizden çekildiğimizi beyan ederiz" diye biten açıklamaya imza atan isimler ve görev aldıkları jüriler şöyle:
Belmin Söylemez (Ulusal Yarışma, ana jüri)
Ayla Kanbur (Ulusal Belgesel Film Yarışması, ana jüri)
Zeynep Dadak (Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması, ana jüri)
Belma Baş (Ulusal Kısa Metraj Film Yarışması, ana jüri)
Emre Akay (Ulusal Kısa Metraj Film Yarışması, ana jüri)
Evrim Kaya (Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, SİYAD jürisi)
Kaya Özkaracalar (Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, SİYAD jürisi)
Fırat Yücel (Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması, SİYAD jürisi)
Metin Gönen (Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması, SİYAD jürisi)
Esin Küçüktepepınar (Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması, SİYAD jürisi)
Açıklamanın tam metni;
Reyan Tuvi’nin ‘Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek’ adlı filminin “Türk Ceza Kanunu'nun 125. ve 299. maddelerine aykırı ifade ve içerik ihtiva ettiği” gerekçesiyle, 51. Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması listesinden çıkarılmasını “hiçbir şekilde kabul edilemez bulduğumuzu” 2 Ekim 2014 tarihinde açıklamış, bu durumun söz konusu eserin kriminalize edilmesi anlamına geldiğini vurgulamış ve filmin yarışmaya yönetmenin kurgusuyla dahil edilmesini, ayrıca festival yönetiminin “gösterimlerin her türlü baskıdan muaf bir şekilde yapılacağını ve seçici kurulların kararlarının manipüle edilmeyeceğini garanti eden, tavizsiz bir açıklama” yapmasını beklediğimizi belirtmiştik.
Gelinen son noktada, ön jürinin kararına rağmen “TCK'nın 125. ve 299. maddelerine aykırı ifade ve içerik ihtiva ettiği” gerekçesiyle filmi yarışmadan ihraç etmiş olan festival, yönetmenin yaptığı değişiklik sonucunda filmi yarışmaya dahil etti. Bu durum, yapılan değişiklik ne olursa olsun şunun onaylanması anlamına gelmekte: Bir festival ön jürinin seçmiş olduğu bir filmi TCK’yı gerekçe göstererek yarışmadan çıkartabilir ve yine TCK’yı öne sürerek yönetmen üzerinde baskı oluşturarak filminde değişiklik yaptırabilir. Bu, ileride festivaller tarafından benzer müdahalelerin yapılmasının önünü açan bir uygulamadır. Bunu kabul edilebilir gördüğümüz takdirde, bugünden itibaren devlet organlarının yanı sıra festival yönetimlerinin de TCK’nın maddelerini gerekçe göstererek sanat eserlerinde değişiklik talep etmesini onaylamış olacağız.
Festivalin akıbeti omuzlarına yüklenen Reyan Tuvi’nin yanında olduğumuzu, filminin seyirciyle buluşması yönündeki kararına saygı duyduğumuzu belirtmek isteriz. Bizi kaygılandıran, festivalin, TCK’yı referans alan tutumunu sürdürüp bir yargı organı gibi hareket etmeye devam etmesidir. Festivalin, sansürün normalize edilmesini beraberinde getirecek ve yönetmenler üzerindeki baskıyı artıracak bu tutumunu endişe verici buluyoruz.
2 Ekim açıklamamızda yer alan “gösterimlerin her türlü baskıdan muaf bir şekilde yapılacağını ve seçici kurulların kararlarının manipüle edilmeyeceğini garanti eden, tavizsiz bir açıklama” beklentimizin karşılanmaması bir yana, tam tersi bir durumun meşrulaştırılması söz konusudur. Bu durum karşısında, sanatsal ifade özgürlüğünün güvence altında olmadığı bir sürece ortak olmayacağımızı ve festivaldeki jüri üyeliği görevlerimizden çekildiğimizi beyan ederiz.
Genel