Bakan Kirişci'den et fiyatları açıklaması
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Bakanlığın Söğütözü yerleşkesinde medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle 2022 Yılı Değerlendirme Toplantısı'nda bir araya geldi. Kirişci, toplantının açılışının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Barajların doluluk oranına ilişkin, yağışlarda düzensizlik olduğunu söyleyen Kirişci, Antalya Kumluca'da 90 günde yağması gereken yağışın 1 günde yağdığına dikkati çekerek, "İstanbul'da barajlarda aktif doluluk oranı geçen yıl aynı tarihe göre yüzde 16,5 daha az, şu anki doluluk oranı yüzde 33,3. Hiç su gelmemesi halinde bile 3,5 aylık ihtiyacımızı karşılayacak su rezervinin olduğunu belirtmek isterim. Ankara bu konuda daha şanslı, geçen yıl göre yüzde 10,7 oranında daha fazla var, doluluk oranı yüzde 18,9. Barajlara su gelmemesi halinde tüm içme suyu talebini 6 aydan daha fazla karşılayacak kapasitemiz var. İzmir'de yüzde 3,6 oranında su bulunuyor, yüzde 19,1 doluluk oranı. Hiç su yağış olmaması halinde 7 aylık suyumuz var. Bursa'da yüzde 16,5 maalesef. Hiç su gelmemesi halinde 2 aylık karşılama kapasitesi var" açıklamasında bulundu.
Dün itibarıyla 17 milyon ton ürünün tahıl koridorundan geçtiğini hatırlatan Kirişci, bunun dışında kara ve demir yolu ile Avrupa'ya geçenlerin olduğunu da vurgulayarak, "Rusya'nın elinde yaklaşık 150 milyon tonluk bir ürün stoğu var. Haklı olarak Rusya bu ürünlerini satmak istiyor, fakat bu ürünlerinin alımını gerçekleştirerek ambargo listesine dahil olmak istemeyen gemiciler, taşıyıcılar var. Bizim bunu da göz ardı etmememiz gerekiyor. Yasaklılar listesine girerim diye endişe edenler var. Önümüzdeki yıllarda bu mesele çözülmezse dünyayı daha büyük bir tehlike bekliyor" dedi. Kirişci, gelecek yağışlarla verime olumsuz bir etki olmayacağını tahmin ettiklerini dile getirdi.
"Üreticinin ürettiğinden gelir elde etmesini bekleriz"
Tarım ve Orman Bakanlığının ürün bulunurluğu konusunu önemsediğini belirten Kirişci, hiçbir ürünün arz güvenliği noktasında sıkıntı olmayacağının altını çizerek, "Bizim üreticinin ürettiğinden gelir elde etmesini bekleriz. Üretici hayır kurumu değil. Üreticinin elde ettiği üründen geliri bir kenarı koyduktan sonra tüketiciyi rahatsız edecek evreye geçilecek olursa, biz Ticaret Bakanlığı ile eş güdüm içinde çalışıyoruz" diye konuştu.
Bakan Kirişci, gıda arz güvenliği için birçok çalışma yaptıklarını, bu çerçevede yurt içinde ve dışında tüm ürünlere ilişkin arzların takip edildiğini kaydetti.
"Stratejik ürünlerde sözleşmeli üretim zorunluluğu olması gerekiyor"
Sudan başta olmak üzere, Venezuela, Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan'da ülke masaları kurduklarına işaret eden Kirişci, "Sudan meselesi, istikrar olmayan ülkeler ile iş yapıyor olmak öyle kolay değil. Hal böyle olunca Sudan'ın kendi iç meşelerinden kaynaklı bu arzulanan şekilde seyretmemiş. Yeni bir süreç başlattık, o süreçte hızla ilerliyoruz. Güvenlik göz ardı edilmemesi gereken bir faktör olarak önümüzde duruyor. Amacımız müteşebbislerimize rehberlik hizmeti vermek, onların güvenlik de dahil her türlü ihtiyacını karşılamak" ifadelerini kullandı.
"Stratejik ürünlerde mutlak suretle sözleşmeli üretim zorunluluğu olması gerekiyor"
Mevcut durumda herkesin tarlasına istediği ürünü ekebildiğini ve bunun yanlış olduğunu söyleyen Kirişci, bunun kabul edilebilecek bir durum olmadığını ifade ederek, "Üreticimize 'Sen burada şu ürünleri üretebilirsin' diyeceğiz. Böylelikle üretim ile izin alma zorunluluğu getireceğiz. İnat etti izin almadı, bizim yapacağımız şey mesela tarımsal desteklerden mahrum edeceğiz, planlı üretime zorlayacağız. Yapılması gereken yegane iş budur. Stratejik ürünlerde un, yağ, şeker bu ürünlerde mutlak suretle sözleşmeli üretim zorunluluğu olması gerekiyor" şeklinde konuştu.
"Sahipsiz hayvanlar konusunda yol haritasının son şeklini vereceğiz"
Kirişci, hayvanların kayıt altına alınmasıyla ilgili yapılan mikroçip uygulamasını işaret ederek şöyle konuştu:
"1 milyon 493 bin hayvan sisteme girdi. 500 bin civarında bir beyanname veren var. Toplamda 2 milyonluk bir sahipli hayvan var diyebiliriz. Bir de sahipsiz hayvanlarımız var, burada da bir tarafta bunlar bizim canlarımız, öbür tarafta da insanlarımızın can ve mal ehemmiyeti. İkisinin dengelenmesi gereken bir süreç. Hayvanlar da şiddete maruz kalıyor, bunu da yok sayamayız. Bu tarz bir durum var. Buradan hareketle de özellikle Türkiye genelinde bu konuya katkı sağlayabilecek paydaşları davet ederek, 29-30 kasımda Bolu'da bir çalıştay düzenledik. Ortaya çıkan son durum ile ilgili yol haritası belirlemeye çalışıyoruz. Ciddi de bir yol kat ettik, paydaşlarımızın da katkılarını alıp son şeklini vereceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımıza da bunu arz edeceğiz. İçinde mevzuat düzenlemesi gereken hususlar varsa onlar için de Meclis tarafında dikkate almamız gerekecek."
Sahipsiz hayvanların kısırlaştırılması çalışmalarının zor olduğuna dikkati çeken Kirişci, 8 milyon civarında sahipsiz hayvan olduğu ve bunun 6 milyonunun kısırlaştırma ve rehabilitasyona tabi tutulması gerektiğini vurguladı.
"Yerel yönetimlerimizin bu konuda aksiyon alması, üzerinde hassasiyetle durması gerekiyor"
Bakan Kirişci, kısırlaştırma işlemi sonrası mevzuatın hayvanların alınan yere geri bırakılmasını söylediğini hatırlatarak, "Biz çalıştay öncesinde bir çalışma başlattık, İstanbul'u da pilot seçtik. Valiliğimiz ile iş birliği halinde 39 ilçemize Sayın Valimizin bir yazısını gönderdik. Hayvan barınağına ihtiyacınız varsa, bu hayvanların rahat yaşayacağı yer tahsisine hazırız dedik. 39 ilçemizden sadece 7'sinden 4'ü resmi, 3'ü şifai olarak belirtti. Toplam 7 ilçeden geldi. Yerel yönetimlerimizin bu konuda aksiyon alması, üzerinde hassasiyetle durması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Kent tarımıyla ilgili de konuşarak üretilen meyve ve sebzenin yüzde 25'inin İstanbul'da tüketildiğine dikkati çeken Kirişci, İstanbul'a 77 ilden meyve ve sebze tedariki yapıldığını aktardı. Kent tarımı ile çevre ilçelerde üretim yapılırsa bu durumun düzeleceğini anlatan Kirişci, İzmir, Aydın, Nevşehir, Balıkesir ve Ağrı'da jeotermal seraları kurduklarının altını çizerek, buralarda 365 gün üretim yapabildiğini vurguladı.
Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) çerçevesinde çiftçinin 2 milyon 800 bin belgeyi e-Devlet üzerinden ürettiğini açıklayan Kirişci, eskiden çiftçinin tarladan çıkıp il, ilçe müdürlüklerine gittiğini, bunun sonucunda kişiye maliyet oluştuğunu belirterek, "Her bir belge için 100 liralık bir harcama yaptığını düşünelim, bunu yüz yüze yapmış olsa 280 milyon lira harcanmış olacaktı. Bunların önemli olduğunu düşünüyorum; alışacağız, alıştıracağız. 'TarımCebimde' kullanıcı dostu bir uygulama" ifadelerine yer verdi.
"Arz güvenliği noktasında bir problem yoksa fiyatlarla ilgili bir problem yok"
Türkiye'nin stratejik ürünler konusunda kendi kendine yeten ülkelerden birisi olduğunu vurgulayan Kirişci, "Ayçiçeği konusunda ihtiyacımızın yüzde 63'ünü üretebiliyor. Yüzde 37'lik kısmını ithalatla tedarik ediyoruz. Ama diğer ürünlerde kendi ihtiyacımızı karşılayabilecek bir üretimimiz var. Ayçiçeği noktasında diğer yağlı tohumlarla beraber bunu kompanse ettiğimizi ve kendi kendimize yettiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim. Arz güvenliği noktasında bir problem yoksa fiyatlarla ilgili bir problem yok" açıklamasında bulundu.
Bakan Kirişci, bir kilogram etin üreticide maliyetinin 115 lira olduğuna işaret ederek, uzunca bir dönem maliyetin altında satıldığını dile getirdi.
"Şu an bulunurluk konusunda et ve sütte bir eksiğimiz yok"
Et piyasasında şu anda bir denge oluştuğuna dikkati çeken Kirişci, şöyle devam etti:
"Bir kilogram sütün Ulusal Süt Konseyi tarafından açıklanan fiyatı 8,5 lira, süte verilen primle 9 lira. Buradan sanayicilere seslenmek istiyorum, herhangi bir şekilde bir sütü satmayıp, bunu elinde tutup, stokçuluk yapıp bir fırsatçılığa dönüştüren bir süt üreticisi olabilir mi? Burada sanayicilerimize biraz iş düşüyor. Bu fiyatları kendileri belirlemeye çalıştıklarını gördük ve zamanında da uyardık. 'Bu yaptığınız doğru değil, Ulusal Süt Konseyi'nin açıkladığı fiyatı dikkate alın' dedik. Onlar adeta yarışa girdi. Bu yarış doğal olarak sütün fiyatını yukarı çekti. Şimdi de kendi aralında anlaşıp bir fiyat indirimine gidemedikleri için bize diyorlar ki 'Siz sütün Ulusal Süt Konseyi olarak fiyatını artırın' biz niye artıralım? Biz bunu zamanında yaptık, o zaman gereken ilgiyi göstermediler. Et ile ilgili normalleşme dönemini bekliyoruz. Ramazan ayıyla ilgili ete olan ilgi artar ama büyük bir iştahın olmadığını tespit ettik. Şu an bulunurluk konusunda et ve sütte bir eksiğimiz yok. Gerekirse gerekli tedbirler alınır, biz üreticimizi mağdur etmeyiz."
Hayvan barınakları için 62 noktada 120 bin hektar alan tahsis edildi
Kirişci, hayvan barınaklarının artırılması gerektiğini belirterek, "Biz 62 noktada 120 bin hektar alanı bu işe tahsis etmiş durumdayız. Elbette yeter değil ama bu kanununda gözden geçirilmesi gerektiğini söylüyorum. ABD ve AB sokaklarda sahipsiz hayvan görebiliyor musunuz? Hiçbir hayvan yok bu şekilde. Bu çalışmaları dikkate alarak yol haritamızı yeniden belirlemiş olacağız" diye konuştu.
Tarımla ilgili bir torba yasa kanun çalışması olduğunu belirten Bakan Kirişci, bu çerçevede sözleşmeli üretim ve nadas alanlarına ilişkin çalışmalar yapıldığını, atıl tarım arazilerinin kiraya verilmesiyle üretime katkı sağlanması için çalışmaları yaptıklarını kaydetti.
"Et fiyatları konusunda tedbir alınıyor"
Et fiyatlarına ilişkin açıklama yapan Kirişci, şunları aktardı:
"Et fiyatları konusunda spekülatif hareketlerin olduğunu gözlemlediğimizin altını çizmek isterim. Bunlarla ilgili gerekli önlemleri aldık almaya devam edeceğiz. Piyasadaki fiyat artışı konusundan bağımsız olarak tedbiren kasaplık hayvan tedariki bağlantılarının da yapıldığını belirtmek istiyorum. Bazı ülkelerle ilişkilerimiz var, Bosna Hersek bunlardan birisi. Buralardan gelecek olan büyük rakamalar değil. Örneğin bin ton, bin tonluk kasaplık hayvan ve siz bu ülkelerle anlaşma imzalamışsınız. Ticaretin belli kuralları var. Siz beden şunları alırsanız ben de sizden şunları alırım. Ayrıca sözleşmeli besicilik çerçevesinde Et Süt Kurumunun 18 bin 500 başa ulaşan bir sözleşmesi var, 3000 bin çiftçiyle de sözleşme görüşmeleri devam ediyor."
"Biz Venezuela'dan tarım toprakları satın almaya gitmedik"
Kirişci, şöyle devam etti:
"Ne Venezuela'dan ne Sudan'dan ne de diğer 9 ülkeden herhangi bir satın alma yapmadık, yapmayı da düşünmüyoruz. Bu batılıların sömürgeci mantık ile oralara gidenlerin davranışıdır, biz gittiği yere medeniyet götüren bir kültürün inancın münteşirleriyiz. Bu ülkenin insanlarının oralardaki insanları istismar edeceği nasıl söyleyebiliriz. Oradaki insanların tarımsal faaliyet yapacak ne birikimleri ne de alt yapıları var. Biz Venezuela'dan tarım toprakları satın almaya gitmedik, ülkenin şartlarını yerinde görelim, sonra da üreticilerimize 'Venezuela'da böyle bir imkan var, gelin burada bu üretimi yapın' diyelim diye gittik. 'Toprakları satın al, oradaki insanları da köle yap', bizim böyle bir kültürümüz yok, olmadı, olamaz. Türkiye'de 'Bu fındık para etmiyor', 'Üzüm para etmiyor' diyen üretici yok."
"Fındıkla ilgili olumsuzluk olarak gördüğümüz bir durum söz konusu değil"
Tarımda yanlış bilinen ve yanlış söylenenlerle ilgili bir kitapçık hazırladıklarını hatırlatan Kirişci, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Çeltik, buğday, arpa, mısır bunlarla ilgili bir tane üretici 'Ben para kazanamadım' desin, bu memnuniyet sahaya yansıyor. Fındık konusu bizim çok önemsediğimiz bir konu, o fiyat teklif ederken biz dedik ki önemli bir bölümü zaten ihraca gidiyor. Üretim fazlalığından hareketle bazı olumsuz davranışlar sergilemek isteyenler oldu. TMO'nun devrede olması bunların üstesinden geldi. Fındıkla ilgili olumsuzluk olarak gördüğümüz bir durum söz konusu değil. Bu yalanlarla baş edemediğimiz için bir kitapçık hazırladık. Saman ile ilgili olan, ülkemizin saman üretimi yıllık 25 milyon ton, hayvancılıkta 18 milyon ton saman tüketilmekte, yani 7 milyon ton fazlalığımız var. Geri kalan miktar kağıt enstitüsünde, mantar yetiştiriciliğinde ve hayvan altlığında kullanılmakta. 2021 yılında 204 ton sap saman ithalatı gerçekleştirmiştir. 2022 de sap saman ithalatı gerçekleşmemiştir."