Özel okullarda tehlike büyüyor
Türkiye genelinde özel okulların sayısı 12 bini aştı. Son 5 yılda hem okul hem de öğrenci sayısı iki katına ulaştı. Bu artışta dershanelerin temel liselere dönüşümü, özel okul teşvikleri ve eğitim sisteminde yaşanan sık değişiklikler önemli etken. Bu beklenmedik talep karşısında şube sayısını plansız şekilde artıran birçok özel okul, bugün kontenjanlarının tamamını dolduramadığı için mali zorluklar yaşıyor. Öyle ki özellerde 5 yıl önce 800 bin olan kontenjan sayısı, şimdi 3 milyon 800 bini bulmuş durumda. Ancak bu okullarda kayıtlı öğrenci sayısı 1 milyon 370 binlerde.
Okulların çok azı kontenjanlarının tamamını doldururken büyük kısmının yüzde 60’ı boş kaldı. Mali borçlarını karşılayamayan birçok okul da ya kapandı ya da kapanma noktasına geldi. Bu okullardan biri de Doğa Koleji.
Görüşmeler sürüyor
Öğretmenlere aylarca maaşlarını ödeyemez duruma gelen ve birçok şubesinde eğitimin durduğu zincir okullardan Doğa’nın devir görüşmeleri devam ediyor. Okuldan en son 16 Aralık’ta devir süreciyle ilgili bir açıklama yapılacağına dair bilgi verilmişti. Ancak açıklama yapılmadı. Doğa Koleji’ne giden binlerce öğrenci, veli ve okulda görev yapan öğretmenler bir an önce açıklamanın yapılmasını bekliyor. Change.org’da seslerini duyurmaya çalışan öğretmen ve veliler, “Doğa Koleji, öğretmen maaşlarını ödeyerek mağduriyetlerine son ver!” başlıklı bir imza kampanyası düzenledi. Kampanyaya 13 bin 567 kişi destek verdi.
Devlet teminatı yok
Doğa Koleji’nin durumuyla birlikte tartışmaya açılan özel okullar için Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) çözüm bekleniyor. Daha önce özel okul açmak için MEB, 1999 tarihli “Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in 9. Maddesi kapsamında kurumlardan mali teminat belgesi istiyordu. Ancak 2007’de dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik zamanında MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü tarafından valiliklere gönderilen genelgeyle kurumların açılışlarında mali teminat belgesi istenmesi uygulamasına 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 8 Şubat 2007’den itibaren son verildi.
Bu yıl eğitim döneminin başında Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Muammer Yıldız ise özel okul açmak isteyen kişilerden mali krize girmesi durumunda eğitimin kesintiye uğramaması için teminat isteneceğine dair bilgi vermişti.
Öğrenci ve öğretmen kontenjanına ve okul türüne göre değişecek teminat mali olabileceği gibi gayrimenkul şeklinde de olabilecekti. Ancak bu uygulamada hangi aşamaya gelindiği bilinmiyor. Finansal sorun yaşadığı için kapanmanın eşiğine gelen özel okullarla ilgili alınması gereken önlemler konusunda sektör temsilcilerinin görüş ve önerileri ise şöyle:
‘Ücretli kölelik’
Eğitimci Alaaddin Dinçer: 2007’de Hüseyin Çelik’in Milli Eğitim Bakanlığı zamanında 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu yürürlüğü girdiği tarihten itibaren kurumlardan mali teminat belgesi istenmesine son verilmiş. 1999’daki yönetmelikte bu belgenin istenmesine dair şart vardı. Kanunda olmasına rağmen fiilen uygulanmayan bir başka madde de öğretmenlerin aldıkları ek ücretler. 5580 sayılı Kanun’da, özel okul öğretmenlerinin ek ders ücretleri resmi okullarda görev alan öğretmenlerin ek ders ücretinin altında olamaz sosyal haklar ödenir deniyor.
Teminatın kaldırılması özel okulculuğun önünün açılması ve yaygınlaşması için bir yol oldu. 4+4+4 ile yapılan teşvikler de bu yolu açtı. Özel okullarda yaşanan bu durumun diğerlerini de etkileyeceğine yönelik kaygı herkeste var. Bundan sonraki süreçte MEB, özel okullara teminatı kesinlikle getirmeli. Çalışanların bir yıllık ücretleri, bir takım gayrimenkul teminatları yapılmalı. Ama bu süreci kurtarmaz. Mantık olarak bu teminatların mevcut olanlara da getirilmesi gerekiyor.
Özellerin büyük bölümü okul öncesi eğitim kurumu. İlkokul, ortaokul, lise düzeyinde eğitim verenler daha az. Oralarda ne yaşanıyor hiç bilmiyoruz. Bunların büyük bölümünün sosyal güvenlik primlerini yatırıp yatırmadığını da bilmiyoruz. Tam bir ücretli kölelik düzeni.
Okulların sağlam güvence altına alınması gerekiyor. Çocukların büyük mağduriyetler yaşamamaları bakımından düzeylerine uygun devlet okullarında gerekli kontenjanlar sağlanarak okullara geçişi yapılabilir. MEB’in tedbir alması gerekiyor. Böyle giderse benzer sonuçları vakıf üniversitelerinin yaşaması kaçınılmaz. Böyle bir risk var, bunu da görmek gerekiyor.
Veliler okul arayışında!
Özel okulların yaşadığı maddi sorunlar nedeniyle tedirgin olan birçok veli, çocuklarını gönderdikleri okulların finansmanını sorgular hale geldi. Okul yönetiminden, en ufak şüphe duyanlar, ikinci eğitim dönemi için şimdiden çocuklarını başka okullara göndermeyi planlıyor. Çoğunun tercihi ise devlet okulları. Özel okullarla ilgili şikâyetler sosyal medyanın da gündeminde. İşte öne çıkan tweetlerden birkaçı:
Özel okul mağdurlarıyız. Giden paraya mı yanayım, çocuğumun mağduriyetine mi, derslerden geri kalmasına mı?
Okul kapanmış, sağda solda reklamı kalmış. Tırmık bizim okulda işe yarar demişler ya; tırmıkla paraları toplamışlar meğerse! Özel okullara kanmayın. Peşin ödeme hiç yapmayın!
8. sınıfa giden kızımın geleceğini mahvettiniz. Benim zamanımda özel okul 1 ya da 2 taneydi. Mecburiyetten daha iyi eğitim alsın diye LGS için özel okula verdik.
Başta Doğa Koleji olmak üzere özel okul problemini ve pıtrak gibi her köşe başı devlet arazisine çöreklenen sözde vakıf üniversitelerinin oluşturduğu problemi çözmenin tek yolu; tümünü kapatıp MEB bünyesine katmak.
‘Haksız rekabet var’
Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Nurullah Dal: MEB’den son aldığımız bilgiye göre Türkiye’de 12 bin 80 özel okul var. 5 yıl önce 6 bindi, bugün 12 bin küsur okul bulunuyor. İki katı arttı. Çok hızlı bir artış bu. Öğrenci sayısı da iki katı arttı. Niye bu kadar okul arttı? Bir, dershane dönüşümünden dolayı, bir de verilen teşvikler nedeniyle.
Esas bakılması gereken sıkıntının kaynağı şu. Öğrenci sayısı ile okul sayısı orantılı artmış gibi görünse de kontenjan olarak bakarsanız 5 yıl önce kontenjan 800 bin kişi civarındaydı. Şimdi 3 milyon 800 bin. Öğrenci sayısı da 1 milyon 370 binlerde. Yani okulların yüzde 60’ı boş. Bu da ciddi haksız rekabete yol açıyor. Ve tabii arz talep dengesinin bozukluğunu ifade etmek istiyoruz.
Kapanma noktasına gelen özel okul daha önce de oldu. Her yıl aşağı yukarı 200-300 okul kapanıyor. Ama namusuyla kapatanlar var, haziran sonunda öğretmenin maaşını ödemiş, eğitimi tamamlamış, ‘Artık bu işi seneye devam ettiremeyeceğim’ diyerek kapatanlar var.
Bir de bunu gördüğü halde bu yıldan parayı toplayıp Kasım’ın 1’inde kapatanlar var. Bunlar öğrenciyi ve öğretmeni mağdur ediyor. Burada bir sıkıntı var. Özel okula çocuğunu gönderenler doğru seçim yapmalı. Tanıtımlara bakarak okul seçilirse bu sıkıntılar yaşanabilir. Onun için okul iyi incelenmeli, sahibi kimdir, finansal yapısı nedir, köklü müdür, yeni midir bunlara bakılmalı.
Dernek olarak MEB’e çözümlerimizi sunduk. Bakanlık bir çalışma yapıyor. Biz, bu konularda önlem alınmasını söylüyoruz. Bu kadar boş kontenjan varken açılan her okul, sektörün batmasına sebebiyet veriyor. Bir ilde ve ilçede kaç okul açılabilir, kaç kontenjan doldurulabilir bunların değerlendirilmesi lazım. Onun için ilk önce bir dur denmeli. Çünkü çok fazla boş kontenjan var.