Başbakan'dan zorunlu din dersi hakkında açıklama

Başbakan'dan zorunlu din dersi hakkında açıklama

Başbakan Ahmet Davutoğlu MEB ziyareti sırasında AİHM’in ‘zorunlu din dersi’ ile ilgili kararını değerlendirdi. Davutoğlu, zorunlu din dersi için ‘bir ateistin dahi din kültürü bilgisi sahibi olması zarurettir’ dedi.

İşte Davutoğlu’nun açıklamalarından satır başları:

Kitap dağıtımı yaygınlaştırıldı. Eğitim reformları gerçekleştirdi, eğitim altyapısını temelden değiştirdik. Öğretmen sayımızda olağanüstü artış sağladık. Milli Eğitim camiamız 22 milyon öğrencisi, 850 bin örgün ve yaygın öğretmeniyle toplumun en geniş kesimini oluşturuyor. Arkadaşlarımıza da talimat verdim. 12 yılda ne yapmışsak, yapısal değişim. Elimizde yeni projeleri de anlık çözüm yollarını da gözden geçirerek bir analiz yapalım. Milli eğitimimin hala yapısal reformlara ihtiyacı var.

En kısa zamanda bunları gözden geçireceğiz. Kendimde bir öğretmen aynı zamanda öğrenci olarak, onun için yanımdan kitabı eksik etmeyen biri olarak, şunu bir kez daha vurgulamak istiyorum ki yeni bir eğitim felsefesini yaygınlaştırmak durumundayız.
Mekansal ve niceliksel değişiklik çok önemlidir. bundan sonra da öğretmen ve derslik ihtiyacımız, bunların ilçe bazına kadar indirilmesini ve her ilçede yeni politika geliştirilmesi talimatı verdim.

İş adamları iş veren kuruluşları TESK TOBB bu mesleki eğitimin içinde olmalı. Çocuk hem mesleki eğitim alıyor, aynı zamanda da iş yerinde de iş imkanı bulmak üzere kontak kuruyor.

AİHM KARARIYLA İLGİLİ MÜFREDAT VE DERS KİTAPLARINDA BİR DEĞİŞİKLİĞE GİDİLECEK Mİ? ÖĞRENCİLERE DİN DERSİNDEN ÇEKİLME HAKKI TANINACAK MI?

AİHM kararının detaylarını inceleyeceğiz. Biz AİHM kararlarına ön yargılı yaklaşmayız. Ama AİHM kararlarının farklı nasıl kararlar verildiği de malum. Bazı ülkelerde bırakınız Türkiye’de din kültürü ahlak dersi, bazı ülkelerde öğrenciler kiliseye götürülüyor. Bütün bu uygulamaları göz ardı edip de Türkiye’de bunu dini baskı amacı gibi yansıtma çabalarını kabul etmemiz mümkün değil.
Hele hele Türkiye’nin çevresindeki gelişmelere baktığınızda bu Türkiye için elzemdir. Eğer devlet, dini telakki ailede öğrenilir. Ama doğru ve sağlam bir dini bilgi eğitimle verilmezse, işte çevremizdeki radikalleşmenin kaynağını teşkil eden düzensiz dini bilgiyi denetleme imkanı kalmaz.

BİR ATEİSTİN DAHİ…

Ateistler tarafından kabul edilen bir gerçek olan, inanç sistemi olarak da yaşamıştır. Burada din kültürü ve ahlak dersine Türkiye’de duyulan ihtiyaç, başka ülkelere göre farklı olabilir. Ben nasıl Marksist değilsem ama Marksizmi bilmem, bir ateistin dahi din kültürü bilgisi sahibi olması zarurettir.
Türkiye’de ve Ortadoğu’da balkanlarda hiçbir sosyal olayı din olgusu dışında anlamak mümkün değil, gelişmeleri görüyorsunuz. çevremizdeki ülkelerde doğru bir din kültürü, dinleri karşılıklı anlayışa dayanan şekilde öğretilmiş olsaydı bazı olaylar yaşanmazdı.
Mesele burada müfredattır. Ben böyle bir baskı unsuru görmedim. Varsa konuşulabilir, tartışılabilir.

KÜRTÇE EĞİTİM İÇİN OKULLAR AÇILDI. VALİLİKLER TARAFINDAN KAPATILDI. AMA DİYARBAKIR’DA BİR OKULUN MÜHRÜ SÖKÜLDÜ. NE SÖYLERSİNİZ?

Bu olayın üç boyutu var. Bizim herhangi bir Türkiye’de konuşulan dile ön yargılı yaklaşmadığımızı herkes bilir. Bundan çok değil 10 sene önce Kürtçe yayın yapan ulusal kanal, seçmeli ders olan okullar, öğretmen yetiştiren üniversite bölümleri olacak denseydi kimse
Kürtçe bizim güzel Türkçemiz gibi, bir dilimizdir. Bir çok başka lehçe ve diller gibi. Her birisi saygındır, her birisi azizdir. Çünkü insanlar arasında o dilin aktarılma kullanılması önemlidir. Muhabbetle konuştuğumuzda her dil güzeldir.
Bu konuda da devrimsel adımlar attık. Bu sene yeni bir dönem başlıyor. İlk defa Kürtçe öğretmen görevlendirilecek. Bu adımları atarken, bazı çevrelerin sanki bu çevrelerin onların baskısıyla atılıyor gibi kamu düzenini bozacak şekilde adımlar atması kabul edilemez. Nasıl Kürtçe saygınsa, hepimiz bunu biliyorsak, bütün kurumlar da bilmelidir ki Türkiye bir hukuk devletidir ve kamu düzeni esastır. Okul açmanın da bir prosedürü var. Ama herhangi bir benim çözümün tek çözümdür diyerek, dayatmayı yapamaz. Buna da izin vermeyiz.
Üçüncü boyut ise, okullarımıza yönelik molotoflu saldırılar şiddettir, terördür. Siz hem özgürlükten bahsedeceksiniz bir de yetmeyecek eğitim amacıyla oraya giden öğrencilerin öğretmenlerin hayatını riske ederek bazı okullara molotof atacaksınız. En fazla o bölgede yaşayan çok samimi vatandaşlarımızın çocukları etkilenir.