Yargıtay'dan aldatılan eşe kötü haber!
Şiddetli geçimsizlik yaşayan çift, Ankara 4. Aile Mahkemesi'ndeki boşanma davasında hâkim karşısına çıktı. Davacı kadın, "Kocam 2010 yılında boşanma davası açtı. Mahkeme, kocamın başka bir kadınla arkadaşlık kurduğu, bu arkadaşlığın normal arkadaşlık sınırlarını aştığı, evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri ihmâl ettiği, bu suretle tam kusurlu olduğu gerekçesiyle ret kararı verdi. O davanın üzerinden yıllar geçti ancak biz bir daha bir araya gelmedik. Artık evlilik birliğinin sürmeyeceğine kanaat getirdim. Boşanma kararı verilmesini, 75 bin TL maddi tazminata, 75 bin TL de mânevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava ediyorum" dedi.
Mahkemede savunma yapan davalı koca ise, karısının kötü niyetli ve zenginleşme peşinde olduğunu, evlilikte olduğu gibi dava açıldıktan sonra da sadece kendi konforunu düşündüğünü öne sürdü. Davacının akşamları çok lüks mekânlara giderek vakit geçirdiğini, evliliğin hâlen devam ettiğini, dolayısıyla davacının da yükümlülüklerinin devam ettiğini kaydeden koca, kendisine atfedilen ve sadâkatsizlik olarak ifade edilen olayın iş hayatı gereği çıkmaya mecbur olduğu bir iş yemeği ile sınırlı olduğunu belirterek, boşanma talebinin kabulüne, istenen tazminat taleplerinin haksız ve fahiş olması sebebiyle reddine karar verilmesini istedi.
Mahkeme, erkeğin eşini aldattığı, bu kusurun yargı kararı ile kesinleştiğine, kadının ise şâhit beyanlarına göre alkollü olarak eve geç gelmesi ve kocasını küçümsemesi sebebiyle kusurlu olduğuna dikkat çekti. Mahkeme, kusurun ağırlığının davalı erkekte olduğunu belirterek, davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar vererek, davacı kadın yararına 40 bin TL maddi tazminat ile 20 bin TL mânevi tazminata hükmetti. Kararı davalı temyiz etti.
Yargıtay 2. Hukuk Dâiresi, 40 bin liralık maddi tazminatı çok bulup kararı bozdu. Dosyayı ikinci kez değerlendiren Ankara 4. Aile Mahkemesi, bir ilâç firmasında mümessil olarak çalışan davalının sadâkat yükümlülüğüne aykırı hareket etmiş olması sebebiyle ağır kusurlu olduğu, eşlerin sosyal statüsü, evlilikte geçen süre, davalının kusurunun ağırlığı, kadının boşanmakla evlilik birliğinin sağladığı haklardan yoksun kalacak olması ve hakkaniyet ilkeleri göz önüne alındığında takdir edilen 40 TL maddî tazminatın yerinde olduğu gerekçesiyle direnme kararı verdi. Direnme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilince devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Kurul, mahkemenin kararını bozdu. Kurul kararında şöyle denildi:
"Davacı kadının 2012 yılı Ekim ayı itibariyle net 5 bin 431 TL maaş aldığı, davalının ise ilâç mümessili olduğu, aylık 3 bin 640 TL brüt maaş aldığı, iş yeri uygulamasına göre çalışanın hedeflerine ulaşması hâlinde 20 bin TL yıllık brüt prim ödendiği anlaşılmaktadır. Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde dosya kapsamına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre davacı kadın yararına hükmedilen maddî tazminat miktarı çok olup, mahkemece daha uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekir. Açıklanan sebeplerle özel dâire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır. Direnme kararının bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir."