Kerem Bürsin'in aşk itirafı

Kerem Bürsin'in aşk itirafı
Son zamanlarda aranılan başrollerden olan Kerem Bürsin Victoria’s Secret modeli Norveçli Frida Aasen’le ELLE dergisi için objektif karşısına geçti.

Pek çok ünlü, aşk kelimesini duyunca bir sonraki soruya geçmeye çalışırken Bürsin aşkı konuşmaya itirazı yok ve çocukken başlayan komik aşk hikayelerini gülerek anlatıyor.

Aşk onu “kasmıyor”. Sohbetin başında “Bu ELLE’in Aşk Sayısı, bunu konuşalım” dediğimde, “Aşk hakkında ne anlatacağım ki?” diye kendi kendine hayıflanıyor, ancak konuşmaya başladığımızda söyleyecek ne kadar çok güzel şeyi olduğu ortaya çıkıyor.

* Güzel haberler peş peşe geldi: Dizi, ödüller, Mavi’nin reklam yüzü oldun... Ve sen tümüne hâlâ şaşırıyorsun. Bu özelliğimi bir gün kaybederim diye korkuyor musun?

- Bu duyguyu kaybedeceğimi hiç sanmıyorum. Açıkçası hepsine gerçekten ve içtenlikle şaşırıyorum. Tüm bunlar çok garip, çok... Yılbaşı gecesi oturup uzun uzun bunu ve 2014’ü düşündüm. Sanki başka birinin hayatı gibi geldi; gerçek ötesi gibiydi... Baktım ki işin içinden çıkamıyorum, sadece şükrettim. Bazen uyumadan evvel de aklıma bunlar düşüyor. Neredeyse 10 sene bir hayal kurdum ve hayalimin peşinden koşup ne yapmam gerek, kendimi nasıl geliştirebilirim diye düşündüm. Uzun yıllar ısrarla bir şey olmadı; bu hep hayal olarak kalacak deyip denemeye ve çalışmaya devam ettim. Şimdi o hayali yaşıyorum.

* Bunların eninde sonunda olacağı belli değil miydi?

- Yıllarca tuttuğum günlüklerim var. Bazen o günlükleri açıp bakıyorum, iyi geliyor. Kendi kendime “Sakin ol, kendine gel” diyorum.

* Hayallerinin ötesini yaşıyorsun öyleyse...

- Şu anda olanlar komple garip. Benim hayalim oyuncu olup, kendimi geçindirecek kadar para kazanarak o parayla bir aile kurmak... Ama olmuyor mu? O zaman başka bir iş dene... O kadar! Bir derginin kapağı olmak mı! Bunlar aklımın ucundan çok geçmedi!

* Mavi teklifini alınca ne hissettin?

- İlk sorum “Emin misiniz?” oldu. Ajansımdan (Gaye Sökmen), PR’ım Zerrin (Ersü) bunu söylediğinde “Mavi beni mi istiyor? Emin misiniz?” diye ısrarla sordum. Şaşkınım. Çok gururlandım. Hayallerden söz ediyorduk; bu da onlardan biri işte..

* Hâlâ günlük tutuyor musun?

- Her gün değil ama evet, hâlâ günlük tutuyorum.

* İlk çocukluk aşkını hatırlıyor musun? Kaç yaşındaydın?

- Ben tam o çocuktum, tam “aşk adamı”! Çok “aşık” oluyordum. 7 yaşımdayken, anneme “Beğendiğim kızı restorana götüreceğim” diye tutturdum. Kızın annesi annemi arayıp “Oğlun deli mi? 7 yaşında, ne restoranı, bir hamburgerciye gitsinler” demişti. Romantizme çok inanan bir insandım. Galiba bu, evde gördüğüm örnekle alakalı.

* Aşkına imrendiğin bir çift var mı?

- Elbette annem-babam, ama son zamanlarda, Türkiye’de olduğum ve onlarla çok vakit geçirdiğim için, anneannem ve büyükbabam. Bugünlerde bunu içimden çok söylüyorum: İnşallah benim de onlarınki gibi bir evliliğim olur. 60 senedir evliler ve hâlâ birbirlerine o kadar aşıklar ki...

Birlikte sinemaya, operaya gidip yan yana müzik dinlemekten keyif alıyorlar. Geçenlerde büyükbabam hastanedeydi. Ben odada yanındaydım, anneannem dışarıda. Kapı açık olduğu için büyükbabam onu görebiliyor. Kolunda serum var, ben onunla konuşuyorum, hiç oralı değil, gözü hep anneannemde...

İyi mi, ağlıyor mu diye anlamaya çalışıyor, tamamen ona odaklı. Sonra yanına çağırdı, “Merak etme seni bırakmayacağım” dedi, ikisi de ağladı... Bunu görünce, insanın aşkla ilgili beklentisi, çıtası çok yükseliyor.