Eşi boşanmaktan vazgeçince camiye gidip...

Eşi boşanmaktan vazgeçince camiye gidip...

Kendisine boşanma davası açan, hastalığını öğrenince davadan vazgeçen eşine tepki için 'öldü' diye salasını verdiren Muzaffer Ünal, "Eşim 'Nasıl olsa bu akciğer kanseri, ölecek, bunun maaşını alalım' düşüncesiyle davadan vazgeçti. Bir an önce benden boşansın. Ben de rahatlayayım, onlar da" dedi.

Kemer'de belediyeden emekli 2 çocuk babası Muzaffer Ünal, eşiyle yaşadığı sıkıntılar nedeniyle evden ayrıldı. Bir akrabasının çocuğunun eğitimi için çektiği kredinin ödenmemesi nedeniyle emekli maaşının büyük kısmı kesilen Muzaffer Ünal, ilçe merkezindeki bir iş hanının alt katındaki boş alanda, etrafını sandalyelerle çevirdiği kanepede yaşamaya başladı. Evden ayrıldıktan sonra eşinin boşanma davası açtığı Muzaffer Ünal, bir süre sonra rahatsızlandı. Muzaffer Ünal'a önce KOAH, sonra zatürre tanısı, yapılan patalojik incelemenin ardından da akciğer kanseri teşhisi konuldu.

SALASINI OKUTTU

Hastalandıktan sonra eve dönmek istediğini, ancak eşinin 'Can güvenliğim yok' diyerek, kabul etmediğini öne süren Muzaffer Ünal, hastalığını öğrenen eşinin ise boşanma davasından vazgeçtiğini söyledi. Eşinin davadan vazgeçmesine tepki göstermek isteyen Muzaffer Ünal, kendisi için geçen hafta cuma günü 'öldü' diye sala verdirdi. Sala okunduktan sonra bir süre cep telefonunu kapatan Muzaffer Ünal, olayla ilgili İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde ifade verdi.

'CAN GÜVENLİĞİ OLMADIĞI GEREKÇESİYLE KABUL ETMEDİ'

Muzaffer Ünal, 2017 yılında aralarında çıkan tartışma sonucu eşinin kendisini polise şikayet ettiğini ve 1 ay evden uzaklaştırma aldığını söyledi. Uzaklaştırma süresinin bitmesinin ardından eve dönmek istediğini aktaran Muzaffer Ünal, ancak eşinin can güvenliği olmadığı gerekçesiyle kabul etmediğini kaydetti. Bu süreçte rahatsızlık geçirdiğini ve eşine durumu anlatmasına rağmen kendisini eve almadığını öne süren Muzaffer Ünal, "25 yıllık evliliğimizin hatırına minnettar olurum dedim ama eşim hepsini reddetti" dedi.

AKCİĞER KANSERİ TEŞHİSİ KONULDU

Yaşadığı süreçte hastalığının ilerlediğini anlatan Muzaffer Ünal, bir arkadaşı tarafından götürüldüğü hastanede önce KOAH sonra zatürree tanısı konulduğunu söyledi. Akciğerinden parça alınarak patolojiye gönderildiğinde ise akciğer kanseri olduğunun anlaşıldığını belirten Ünal, "Tedavi olmam gerektiği için onkolojiye havale ettiler. Bu süreçte de tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisinde ışın ve kemoterapi tedavilerine başladık" diye konuştu.

'CAN GÜVENLİĞİ OLMAYAN BENİM'

Eşinin sürekli 'Can güvenliğim yok' dediğini kaydeden Muzaffer Ünal, "Can güvenliğim yok' demesinden bu yana 1 yıldan fazla süre geçtiği halde, eşimin rüzgarından dahi geçmedim. Ama asıl can güvenliği olmayan kişi, şu anda mağdur olan benim. Beni akciğer kanseri yaptılar. Hapis cezası aldırdılar. Hep sokakta acıyla, gözyaşıyla bu günlere geldim. Ama onlara hiç zarar vermedim. Can güvenliği nasıl yokmuş. Can güvenliği olmayanın ben olduğum kanısına vararak ve 'Nasıl bir eylem yapar, rahatlarım' diye gittim 'öldü' diye salamı verdirdim. Acaba kimler memnun oluyor kimler olmuyor" dedi.

Eşinin kendisine açtığı boşanma davasının akciğer kanseri olduğunu öğrenmesinin ardından kapandığını söyleyen Muzaffer Ünal, şöyle dedi: "Ne hikmetse birden kapandı. Bu kapanma olayı da akciğer kanseri olduğum anlaşıldıktan sonra. Vazgeçmesinin tek bir sebebi var, 'Nasıl olsa bu akciğer kanseri, ölecek, bunun maaşını alalım' düşüncesi olduğu bende ağır bastı. Ben de bu salayı verdirdim. Rahatlamak adına. İyi mi yaptım kötü mü yaptım, bu da toplumun takdirine kalmış bir şey. Saladan sonra telefonu kapattım. Çünkü ben salayı verdirdiğim gün hastaneye gittim. Tomografi sonuçlarını bekliyordum. Doktorumla görüştüm. Bu sürecin devam edeceğini söyledi ve bazı ilaçlar yazdı. Telefonumu açtığımda bir arkadaşım polisin beni aradığını söyledi. Polise gittim ve ifademi verdim."

'ÖLECEKSEM ÖZGÜR ŞEKİLDE ÖLEYİM'

Şu an bir pasajda kanepede yaşadığını anlatan Muzaffer Ünal, "Benim tek isteğim en azından öleceksem özgür şekilde öleyim. Eşim bir an önce benden boşansın. Ben de rahatlayayım, onlar da rahatlasın. Kimse üzülmesin, kimsenin canı yanmasın. Benim isteğim bu" dedi.