Bir annenin isyanı: Öcü değil çocuk
POYRAZ BENİM İÇİN CEZA DEĞİL Kİ
Bir anne düşünün... Büyük bir emekle, sabırla gördüğü tedavilerden sonra oğlunu dünyaya getiren. Tam anne olmanın mutluluğunu yaşarken, kucağındaki oğluna beyin felci ve sara tanısı konulan. Ve hatta, “Ancak 2 yıl yaşar” denilen. Mine Dinç, 4.5 yıldır yavrusu için uğraşıyor. Hastane hastane, doktor doktor, merkez merkez Poyraz’ın yaşaması, ilerlemesi, yaşıtlarına yaklaşabilmesi için yılmadan, yorulmadan mücadele ediyor. Dinç’i yoran, yıldıran bu zorluklar değil. Sokağa adım attığı anda karşılaştığı bakışlar, sorular, yargılar. Dinç, “Herkes bizde kendini arıyor. ‘Ne oldu, niye oldu, doktora mı geç gittin?’ soruları bitmiyor. Ama tüm bunların içinde en çok canımı yakan, ‘Ne hatanız vardı ki Allah böyle bir dert verdi?’ diye soranlar. Poyraz benim için ceza değil ki... Yavrum o benim. İnsanlar farklılıklarla alay etmemeli, kabul etmeyi öğrenmeli. Biz sokağa siz halinize şükredin diye ya da hikâye anlatmaya çıkmıyoruz” diyor.
BAKIŞLAR YÜZÜNDEN EVE KAPANDI
Bakışlardan, sorgulardan yıldığı için ilk üç yıl Poyraz’la birlikte eve kapandığını anlatan Dinç, “İnsanlarla yüzyüze gelmek, acıyan gözlerle karşılaşmak istemiyordum. En çok şaşırdığın annelerin davranışları. Poyraz’ın bulaşıcı bir hastalığı varmış gibi, çocuklarını uzak tutmaya çalışmaları. Çocuğum okula gidebilecek, kaynaştırmalı eğitim alabilecek düzeye gelse bile göndermem, çünkü çok üzerler biliyorum” diyor.
Poyraz’ı hiç parka götüremeyen Dinç, “Ben oğlumu çok seviyorum. İyi ki benim oğlum. Çok isterim oğlumu parka götürmeyi. Doğum günü partisi, sünnet düğünü yapmayı bile düşünemiyorum. Çünkü incitici, acıyan bakışlarla oğlumu muhatap etmek istemiyorum. Yakınlarımız bile, çocuklarını ‘Yemeğini yemezsen, yaramazlık yaparsan Poyraz gibi olursun’ diye korkutuyor ve buna dayanamıyorum. İnsanlar rahat etsin diye eve mi kapatalım çocuklarımızı?” diyor.