MKS'den açıklama
Firmadan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "MKS Marmara Entegre Kimya Sanayi AŞ'nin Gemlik'teki tesisleri 43. yılını doldurmuştur. İleri teknoloji ile üretilen mamullerinin %70'ini, Dünya'nın önde gelen ekonomileri olan ABD ve AB pazarlarına ihraç etmektedir. Bu faaliyetleri sonucunda MKS Marmara, organik kimyasallar ihracatında 2009-2012 yılları arasında Türkiye ikincisi ve daha sonraki yıllarda da (2013-2018) sürekli olarak Türkiye birincisi olmuştur. Yeni yatırımlarımız kapsamında, çalışan tesislerimiz de dahil olmak üzere, tüm tesislerin soğutma ihtiyacını karşılamak için tasarlanan deniz suyu ile soğutma sistemi hakkında gerçek dışı verilerle oluşturulan yanlış algıları ve subjektif değerlendirmeleri üzüntüyle takip etmekteyiz. Deniz suyu ile soğutma uygulamaları Türkiye'de uzun yıllardır yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle, soğutma kulelerine gerek bırakmadığı için, yeraltı su kaynakları ihtiyacını ciddi ölçüde azaltan ve enerji tasarrufu sağlayan çevre dostu bir projedir. Deniz suyu ile soğutma projemiz, konusunda uzman, bağımsız ve bakanlıkça yetkilendirilmiş kuruluşlarca, ilgili tüm mevzuatlara uygun olarak hazırlanmıştır.
Hazırlanan projemiz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yerinde yapılan ölçümleri takiben altı ay kadar süren incelemeler ve alınan resmi kurum görüşleri ile beraber, 26.09.2019 tarihinde onaylanmıştır. Projemizde uygulanması öngörülen seyreltme metodu ile denizde ısınma, bölgesel anlamda bile söz konusu değildir. Uygulamanın kontrolü için, denize dönen suyun sıcaklık ve diğer bazı parametreleri sürekli ölçülecek ve bu ölçümler bakanlıkça on-line olarak izlenecektir. Projemizde, uygulanacak bilgisayar tasarımlı difüzör sistemi sayesinde oluşacak çok katlı seyreltme ile Gemlik Körfezi'nin hidrobiyolojik şartlarında asla hiç bir değişiklik olmayacaktır. Deniz içindeki su alma hattının iç çeperinde ve pompa odasında midye ve yosun gibi deniz canlılarının üremesi ve borudaki akışı engellemesi ihtimaline karşı tüm Dünya'da en zararsız çözüm, şehir içme ve kullanma sularına da katılan klor olup, eser miktarda dozlanarak kullanılacaktır. Deniz suyu, su alma hattı ağzındaki hidrostatik basınç nedeniyle oluşan sifonlama etkisi ile karaya, pompa odasına doğru, hareket ettiği için emme hattı ağzına enjekte edilen çok az miktardaki klorun, geri tepme yapması ve denize karışması, hidrostatik olarak asla mümkün değildir. Sadece su alma hattı içine verilmiş olan klor, deniz suyunda mevcut, organik ve inorganik maddeler ile reaksiyona girip yerinde ve anında bozunarak tüketilmektedir. Bu uygulamanın sonunda klor, belediyelerin içme suyu klor dozlama sistemlerinde son kullanıcı için müsaade edilen 0,5 ppm sınırının çok daha altında olup 0.2 ppm düzeyindedir. Bu su, soğutma işlemini tamamlayıp denize dönüp karıştığında ise klor hiç mesabesine düşmektedir. Ayrıca, bu şartlar altında deniz suyu soğutma sistemine eser miktarda verilen ve zaten orada tüketilmiş olan kloru, zeytin ağaçları ile ilgilendirmek hiçbir bilimsel gerçeğe dayanmamaktadır. Bu proje kapsamında, mevzuatın zorunlu tuttuğu uzman ve bağımsız akademisyenler tarafından hazırlanan “Deniz Biyolojisi Çalışma Raporu”nda, projenin deniz ekosistemine ve “Denizel Flora ve Fauna”ya etkisi değerlendirilmiştir. Söz konusu deniz suyu soğutma sisteminin, biyolojik yönden bir olumsuzluğa neden olmayacağı bilimsel olarak ortaya konmuştur. Şirketimiz, ülkemize ve ilçemize 43 yıldır olduğu gibi bundan sonra da ileri teknoloji ürün ve çevre dostu uygulamalarla, hizmetlerine devam edecektir. Ülkemiz ekonomisi için üretimin ve yatırımın vazgeçilmez olduğu günümüzde, subjektif değerlendirmelerle süreci engelleme veya geciktirmeye çalışmanın ülkemize fayda getirip getirmeyeceğini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz".