Kadın gassal mesleğin zorluklarını anlattı

Kadın gassal mesleğin zorluklarını anlattı

Asiye Ersoy, İnegöl'de bu işin eğitimi ve sertifikasını alanlardan sadece biri. 3 kadın gassal yılda bine yakın ölüyü yıkarken, vefat edenlerin yakınlarının acılarını ise yüreklerinde hissediyor. 29 yıldır bu mesleği yapan Asiye Ersoy, "İlk başlarda bu işe başlarken bu dereceye geleceğimi sorgulamıyordum. Her şey kendiliğinden oluyor. Daha genç kızken başlamıştım. Halam yönlendirdi. Sonra evlendiğimde bu iş bitti zannettim, ama kader-i ilahi komşu annemiz de cenaze yıkıyordu. O kayınvalideme gelirdi sabahları, böyle belediyenin yerleri yoktu. Önceden bahçelerde yıkıyorduk. Ben de giderdim komşu anne ile. Önceden böyle rahat değildik. Şimdi arabalar getirip götürüyor bizi. Allah devletimize zeval vermesin. Biz belli bir yere kadar traktörle gidiyorduk kış şartlarında. Yürüyerek gidiyorduk bilmediğimiz köy yollarında ama şükür şimdi çok rahat. Çok zor şartlarda cenaze yıkadık. Cenaze geliyor, kefenini biçiyoruz ilk önce. Sonra yıkamaya başlıyoruz. Bir saat içinde bitiyor iş. 3 kızım ve 1 oğlum var. Kızlarım da yapabilirler. Hatta biri yapıyor, medreselerde yetişti zaten. Hiçbir zorluk yaşamadım. Ailem, eşim, hepsi destekliyor beni. Çevrede bazen iyi karşılanmıyor diyebilirim. Ürküp bizden uzak duranlar bile oluyor. Ama bir şekilde aşıyoruz, önemli değil onlar. Çok takdir edenler de oluyor. Herkes yapamaz, ama çoğu insan yapar. Yani çok az insan yapamaz, nasıl ki şimdi çok az insan cenaze yıkıyorsa belki de o kadar az insan yapamaz. Aslında abdest almak, kuru yer bırakmamak gibi, fazla bir şey yok. Herkes yapabilir bence. Tabii ki korkuyoruz biz de insanız. Bazı zaman ağır vakalar oluyor, ama Allah yardım ediyor. Bazen burada tir tir titrediğim günler de olmuştur. Ama eve gittiğimde o halin kalmadığını görüyorum. Elhamdülillah psikolojimde bozukluk olmadı. Unutuyorsunuz veya kalsa bile aklında seni tahrip etmeyecek şekilde kalıyor. Bize yardım eden biri var, kesinlikle buna inanıyorum. Yoksa insan dayanamaz, dayanılacak gibi değil. Nasıl ki ilk müdahaleyi yapan, kazalara giden doktorlar, hemşireler nasıl yapıyorsa onlar bizden daha zor iş yapıyorlar. Kesinlikle bu işleri yapana Allah yardım ediyor" dedi.


Yardım etmeye çalıştığı zor durumdaki bir kadının 3 gün sonra cenazesi ile karşılaştığını anlatan Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir düğüne gitmiştim, genç bir hanım gelmişti, sürekli ağlıyordu. Acaba gelinin yakın akrabası mı diye düşündüm. Beni böyle rahatsız etti sürekli ağlaması. Sonra yanına yaklaştım, 'Neden bu kadar çok ağlıyorsun, düğün başladı artık' dedim. 'Eşimden ayrıyım, eşimi burada gördüğüm için ağlıyorum ve çok mağdurum' dedi. Maddi durumunun iyi olmadığını, çok mağdur olduğunu söyledi. Ben de dedim ki, 'Sen hiç üzülme, kocamın halasının bahçede bir evi var, küçücük. Ben seni oraya yerleştiririm. Bizim sokağımız güvenlidir, kendini sarayda gibi güvende hissedersin. Sana yardım ederiz. Komşularımla tanıştırırım seni' dedim. Kadını teskin ettim, telefon numaramı verdim, sonra görüştük. Evi ayarladım, komşularıma da söyledim, eşyalarını bulalım, hemen bir an önce getirelim diye anlaştık. Neyse, onun eşyalarını toparlarken bir gün geldim, burada bir siyah poşet, cenaze poşeti. Bir açtım ki poşeti, benim görüştüğüm kadın. O kadar üzüldüm, inanmak istemedim. İşe başlamak istemedim. Üç gün önce konuşup onu yerleştireceğim, yardım edeceğim dediğim insanin cenazesini görmek böyle beni çok etkiledi. Bunun gibi çok hatıram var."