KADEM'den 'ısrarlı takip' konusunda farkındalık çalışması...
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Bursa İl Temsilciliği binasında ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte konuşan KADEM İl Temsilcisi Gülhan Keskil “Yasaya Tutun” sloganlı kampanya ile “Israrlı Takip”in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’yla bu yıl suç kapsamına alındığı ve yasaların, ısrarlı takip konusunda da mağdurun yanında olduğunu dile getirdi.
Kampanyanın önceki yıllarda olduğu gibi zorunlu yayın kapsamındaki bir kamu spotu ile başlatıldığına işaret eden Keskil ‘Israrlı takibin bu yıl, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak kabul edildiği hatırlatılıyor ve bu konuda toplumda bir farkındalık yaratmak hedefleniyor. Faillere, ısrarlı takip sırasında suç işledikleri; Mağdurlara ise “Yasaya Tutun” sloganı ile ısrarlı takibe uğradıkları zaman yasaların yanlarında olduğu hatırlatılıyor’ dedi.
Kadına yönelik şiddetin bütün dünyanın ortak sorunu olduğunun altını çizen Gülhan Keskil, KADEM’in en önemli çalışma alanlarından birinin Hak Savunuculuğu olduğunu bildirdi.
Düzenlenen kampanyanın ayrıntılarına da değinen Gülhan KESKİL, “Hazırladığımız kamu spotuyla ve sosyal medya içeriklerimizle ısrarlı takibin hak ihlali ve bir şiddet türü olduğuna dikkat çekmek, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa göre ısrarlı takibin suç kapsamına girdiğini kampanyamız vasıtasıyla herkese duyurmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
Son yıllarda kadınların gerek fiziksel gerekse telefon ve sosyal medya üzerinden ısrarlı takibe maruz kaldığını belirten Keskil “Hangi yolla olursa olsun ısrarlı takip, kadını korkutan, tedirgin eden, baskı altına alan, huzur ve sükûnunu bozan ve güvenlik endişesi taşımasına yol açan bir eylemdir. Aynı zamanda her ısrarlı takibin, fiziksel şiddete dönüşme potansiyeli taşıdığını da göz ardı etmemek gerekir” dedi.
Kadına yönelik şiddet sorunun sadece kanunlar, yasal düzenlemeler ve ceza ile çözülemeyeceğini bildiren Gülhan KESKİL sözlerini şöyle sonlandırdı: “Toplum olarak şiddetle mücadele etme, bilinçlenme ve şiddete dayanak çıkan zihniyetin dönüşmesini sağlayacak adımlar atma noktasında sorumluluklarımız var. Kadının insanlık onurunun korunduğu, sevgi ve merhametin hâkim olduğu ilişkiler, güvenli aileler ve sağlıklı nesiller adına, toplumun her bir ferdini şiddete karşı mücadelede sorumlu görüyor ve bu sorumluluğu üstlenmeye davet ediyoruz. Toplumsal bilinçle, yasal düzenlemelerle, caydırıcı cezalarla, devlet/sivil toplum işbirliğiyle ve en önemlisi de kadın-erkek hep birlikte bu insanlık ayıbının üstesinden geleceğiz.
[Göksu Küpeli]