Bursa'daki kazada 3 kişi can vermişti! 10 yaşındaki Ceren için...
Geçen yıl 1 Ekim günü İstanbul'daki yakınlarının düğününden İzmir'e dönen Kılınç Ailesi, Bursa'da trafik kazası geçirdi. Kazada Faden Kılınç'ın (45) oğlu Jandarma Uzman Çavuş Avni Kılınç (26) ile annesi Fatma Karabulut ve yengesi Gülüstan Karabulut hayatlarını kaybetti. Belinde kırıklar oluşan Faden Kılınç'ın kızı Ceren Kılınç da geçirdiği beyin kanaması sonucu yatağa bağımlı hale geldi. Faden Kılınç, kaybettiklerinin yasını bile tutamadan, eşi Mehmet Kılınç (47) ile doktorların 'yaşamaz' dedikleri 4'üncü sınıf öğrencisi Ceren için hastane hastane dolaştı. 3 ay yoğun bakım servisinde kalan Ceren için evlerinin bir odasını hastane odasına dönüştüren çift, kızlarının yeniden ayağa kalkması için tedavi arayışına girdi. İstanbul Gaziosmanpaşa Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli bir doktora ulaşan aile, Ceren'in kök hücre tedavisi ile sağlığına kavuşabileceğini öğrendi.
Kızının sık sık nöbet geçirmeye başladığını ve durumunun giderek ağırlaştığını söyleyen baba Mehmet Kılınç, şunları anlattı:
"Bu tedavinin yurt dışında 150 bin dolara yapıldığını öğrendik ama bu masrafları bizim karşılamamız mümkün değil. Bunun için CİMER'e yazdık. İzmir Valiliği'ne de yardım kampanyası başlatabilmek için başvurduk. Kızımın tedavi ettirilmesini istiyoruz. Ben 26 yaşındaki çocuğumu elimle toprağa verdim. Bir yıldır da Ceren'in yaşaması için çabalıyoruz. Devlet benim çocuğuma sahip çıksın. Kök hücre tedavisi bize umut oldu."
Hasta bakıcı olarak çalıştığı Yeşilyurt Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi'ndeki görevinden kızına bakabilmek için istifa eden Mehmet Kılınç, "Kızım mama ile besleniyor. Odasında oksijen tüpü ve mama makinası var. Nabzını ölçmek için cihaz kullanılıyor. Eşim de kazanın ardından çalışamaz oldu. Eş-dostun yardımı ile ayakta kalıyoruz" dedi.
Anne Faden Kılınç da "Cerenimi ayağa kaldırsınlar. Bizim tek savaşımız bunun için. Birini toprağa verdik, bunu da toprağa vermek istemiyoruz. Bir yıldır eş-dost yardımı ile emek harcıyoruz. Kızımızı kaybetmemek için savaşıyoruz. Ceren çok hareketliydi. 'Anne ben pilot olayım, seni uçaklara bindirip, gezdireyim' derdi. Bazen çok konuşuyordu, 'Ceren sus biraz' diyordum ama şimdi 'anne' veya 'baba' desin diye gözüne bakıyoruz. Hem oğlum hem annem hem de yengemi kaybettik. Hiçbirinin acısını yaşayamadık. Çünkü Ceren'i kaybetmeyelim diye uğraşıyoruz" diye konuştu.