Bursa'da personele öğle molası vermeyen müdür tazminatsız kovuldu!
Bursa'da işlerin yoğunluğunu bahane ederek personelin öğle yemeği molasına çıkmasına müsade etmeyen işkolik müdür tazminatsız kovuldu. İş Mahkemesi'nin tazminat ödenmesi yönündeki kararı Yargıtay'dan döndü.
Bursa'da bir AVM'de mağaza müdürü olarak çalışan kişi, iddiaya göre işlerin yoğunluğunu bahane ederek çalışanların öğle yemeği molasına çıkmasına müsaade etmedi. Çalışanların şikayetlerini değerlendiren işletmeci, sayımda eksik çıkan ürünlerin parasını çalışanlarından tahsil ettiği öne sürülen müdürü tazminatsız kovdu.
İş Mahkemesi'nin yolunu tutan müdür, iş akdinin davalı tarafça haksız olarak sona erdirildiğini, envanter sayımlarında çıkan eksikliğin teamül olarak uygulana gelen çıkan açığın paylaşımı niteliğinde olduğunu, sivil kıyafet ile çalışmanın bir defaya mahsus müşteriyi bekletmeden sorunu çözme amaçlı olduğunu ileri sürerek;kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarını istedi.
Davalı mağaza işletmecisi ise iş akdinin İş Kanunun 25/II-d maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, bu sebeple kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını öne sürdü. Mağazada yapılan envanter sayımı sonucunda tespit edilen açıkları alt kadrosunda çalışan personele zorla ödettiğinin ve bu konuda baskı oluşturduğunun, dolayısıyla da şirket envanterleri ile kayıtlarını yanılttığının, personelin öğle yemeği molasını kullanmasına engel olduğunu dile getirdi.
Mahkeme; davacının, mağazada eksik çıkan ürünlerin bedelini çalışanlar arasında bölüştürüp tahsil etmesi ve mağaza personelini zaman zaman yemek molasına çıkarmaması eylemlerinin iş akdinin bildirimsiz feshini gerektirecek ağırlıkta olmadığı, ancak geçerli nedenle fesih sebebi oluşturacağı kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilerek hüküm kurdu. Kararı davalı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.
"Müdür huzur bozmuştur"
Davacının personeli işlerin yoğunluğu gerekçesi ile öğle yemeğini göndermemek gibi baskıcı tutum ve eylemlerde bulunduğunun vurgulandığı Yargıtay kararında şöyle denildi:
"Çalışanların yazılı beyanlarından işyerindeki ürün açığının bu şekilde kapatılmasından rahatsızlık duydukları ve davacının kendi üzerlerinde baskı kurmak suretiyle zorla açığı kapattırdığı ve öğle yemeklerine çıkamadıkları anlaşılmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden ve personellerin davacının bu davranışları nedeni ile huzurlarının kalmadığını istikrarlı ve tutarlı bir biçimde beyan ettikleri ortadadır. Davacının da savunmasında işler yoğun olduğu için ve şirketin menfaati için bu şekilde davrandığı kabul etmesi karşısında davacının davranışlarının doğruluk ve bağlılığa aykırı olup işverenin davacı ile iş ilişkisinin çekilmez hale geldiği ve işyerindeki huzur ortamının bozulduğunun kabulü ile 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II-d maddesi uyarınca işveren feshinin haklı olduğu anlaşıldığından davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir."