Bursa'da kardeşini tankere atan ağabey iddiaları reddetti: İki ızdırabı birlikte yaşıyorum
Olay, Bursa'nın Gürsu ilçesine bağlı Kumlukalan Mahalallesi'nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, tarlada çalışan A. ailesi iş bitimi 9 yaşındaki çocuklarını evde bırakıp yakınlarına misafirliğe gitti. Aile eve döndüğünde Yunus Emre A.'yı bulamadı. Mahalle ve ikametin çevresinde yapılan aramalarda da Yunus Emre bulunamayınca durum jandarma ekiplerine bildirildi. Olay yerine gelen ekipler çevrede bulunan güvenlik kameralarını incelediğinde Yunus Emre'nin arkadaşlarıyla birlikte bisiklet sürdüğünü ve sürdüğü bisikleti evine bıraktıktan sonra görülmediğini tespit etti. Olayın arama kurtarma ekiplerine bildirilmesi üzerine alarma geçildi. Yunus Emre'yi bulmak için jandarma, arama kurtarma ekipleri ve mahalleli arama çalışması başlattı.
Küçük çocuk evinin etrafındaki bahçelerde ve su kanallarında 6 saat boyunca aranırken bir netice elde edilemedi. Olayla ilgili çok yönlü tahkikat başlatan jandarma ekipleri çevredeki güvenlik kameralarını inceleyerek kısa sürüde köy halkından çok sayıda kişinin bilgisini aldı. Elde edilen bilgi ve bulgular neticesinde aile bireyleri ayrı ayrı sorguya alındı. Yunus Emre'nin ağabeyi 17 yaşındaki Ö.F.A.'nın verdiği çelişkili ifadelerden şüphelenen jandarma ağabeyi gözaltına aldı. Ö.F.A. Cumhuriyet Savcısı huzurunda alınan ifadesinde kardeşini öldürerek ilaçlama deposuna attığını itiraf etti. Bunun ardından evin bahçesinde yapılan aramada küçük çocuğun cansız bedeni evinin bahçesindeki ilaçlama tankerinde bulundu. Ağabey Ö.F.A. savcılıktaki ifadesinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Bursa 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın dosyası sanık Ö.F.A.'nın yaşı küçük olması sebebiyle görevsizlik kararıyla yeni kurulan Bursa Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde gönderildi. Bursa Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanık Ö.F.A., annesi Yasemin A. (36), babası Hüseyin A. (41), sanık avukatları Beytullah Çakır ve Esma Aydın ile Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili Gizem Yılmaz katıldı. İlk defa hakim önüne çıkan Ö.F.A. hakkında cumhuriyet savcısı tarafından hazırlanan iddianamede, jandarma ve savcılıkta verdiği ayrıntılı ifadedeki suçlamaları kabul etmedi. Ö.F.A., şunları anlattı:
"Olay günü tarlada işlerle ilgilendim. Gece eve geldiğimde annem kardeşimi sordu. Ben de en son öğlen gördüğümü söyledim. Bir süre kardeşimi aradık ancak bulamadık. Gece saat 24.00 sıralarında kardeşim tankerin içinde bulundu. Jandarma komutanı beni evin yakınında bulunan petrol istasyonuna çağırdı. Annem hastaneye kaldırılmıştı, babamı da jandarma arabasına koymuşlardı. Ben de tek başıma petrol istasyonuna gittim. İsmini Yüksel bildiğim jandarma komutanı suçu benim işlediğimi iddia ederek baskı yaptı. Bana 'tankerin üzerinde parmak izin var, bu olayı sen yaptın' diye söylemişti. Kabul etmediğim takdirde 'anneni ve babanı alırız' diye söylemişti. Ben de olayı kendi ayarladığı ifade gibi kabul etmek zorunda kaldım. Savcının yanında ifadem alınırken komutan da yanımızda idi. Baro avukatı da sadece pişman olduğumu söylememi istedi. Benim olayla ilgim yoktur. Ben bundan dolayı iki ızdırabı birlikte yaşıyorum. Kardeşimin cenazesini göremedim. Tahliyemi istiyorum."
Mahkeme hakimince, kardeşinin tanker içinde bulunmasıyla ilgili soru üzerine Ö.F.A., "Tanker bahçelere ilaç atmak için kullanılır. Kardeşim daha önce tankere girip hiç yüzmemişti. Kardeşim o gün neden yüzmek istediğini hiç bilmiyorum. Tanker babama ait. Kardeşimi kimin bulduğunu bilmiyorum. Çünkü biz kardeşimi arıyorduk. Kardeşimin tanker içinde neden çıplak bulunduğunu bilmiyorum" şeklinde cevap verdiği öğrenildi.
Daha sonra söz alan avukatı Beytullah Çakır, "Müvekkilimiz savunmasında geçen Yüksel isimli komutan daha önce Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 2018/855 esas dosyada yargılanan A.Y., yönlendirdiğine dair delilleri dosyaya ibraz ettik. 'Petrol istasyonundaki yazıhanede parmak izin çıktı, annen ile babanı alırsak tutuklanırlar' diyerek suçu işlemiş gibi göstermiştir. Otopsi raporunda, ölü muayene tutanağında herhangi bir darp, cebir izi yoktur. Tankerin içine oturtması mümkün değildir. Olayın kurgu olması kuvvetle muhtemeldir. Adli kontrol veya tahliyesini istiyoruz" dedi.
Anne Yasemin A., oğlu Ö.F.A.'nın kardeşi Yunus Emre'yi çok sevdiğini böyle bir şey yapmasının mümkün olmadığını söyledi. Baba Hüseyin A, ise "Yunus Emre kaybolduğunu öğrenince hep birlikte aradık. Oğlum Yunus Emre yüzmeyi çok seviyordu. İki oğlum arasında husumet yoktur. Jandarma ilk önce oğlumdan bilgi almıştır. Oğlum, jandarma komutanının parmak izin çıktığını iddia ederek, suçu kabul etmediğin takdirde annen ile babanı alırız şeklinde söylediğini bildirmişti. Oğlum Yunus Emre'nin tankerin içine girip, kapağını kapatması mümkün değildir. Eğer çocuklarım kavga etmiş olsaydılar, komşularım duyabilirdi. Olay nedeniyle şikayetçi değilim" şeklinde ifade verdi.
Tanıkların dinlenmesinden sonra kısa bir ara veren mahkeme heyeti, Ö.F.A.'nın tutukluluk halinin devamına, ölen Yunus Emre'den otopsi sırasında DNA analizi yapılmak üzere elde edilen materyal ile sanık Ö.F.A.'dan alınacak örneklerle inceleme yaptırılmasına, Gürsu Jandarma Karakolu'nda görevli Yüksel isimli komutanın dinlenmesine karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.