Haydar Meriç cinayeti davasında şok diyalog: Onu söylemeyecektin salak!
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen aleyhinde kitap yazacağının duyulmasının ardından kaçırılan ve cesedi denizde bulunan gazeteci Haydar Meriç ile belediye başkanları, STK temsilcileri ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu 70 kişinin usulsüz dinlenmesi ve takip edilmesine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, Gülen'in de dahil olduğu 3'ü firari, 20'si tutuklu 33 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezinde yapılan duruşmada, tutuksuz sanıklardan eski komiser S.D. (gazeteci Haydar Meriç'in faili meçhul cinayetine ilişkin) o dönemde kafasında bir çok soru işaretinin oluştuğunu belirtti. Meriç'in kaçırıldığı gün İstanbul'dan temin edildiği anlaşılan ve 'patates' hat diye tabir edilen hat ile görüşme yapıldığını tespit ettiklerini bildiren S.D, Meriç'in o hat ile yapılan görüşmelerinin ise dinlemede kullanılan bilgisayarlara düşmediğini anlattı.
Bunun üzerine bir takım yazışmalar yaptığını savunan S.D, yazılarına ise hiçbir cevap verilmediğini ve yazılarının imha edildiğine dair yazıların da yaklaşık 15 gün sonra kendisine ulaştığını kaydetti. Bunun üzerine Meriç'in Kırklareli, İstanbul ve Ankara istihbarat polislerince kaçırılmış olabileceğini düşünerek akıbetinden endişe etmeye başladığını ifade eden S.D, şöyle devam etti: ''Meriç, 18 Haziran 2011 tarihinde Düzce Akçakoca sahilinde 400 metre açıklıkta zincirle domuz bağına bağlanmış şekilde ölü olarak bulundu. Meriç'in kaçırıldığı gün dönemin şube müdürü İbrahim Şimşek yıllık izne ayrılarak Kırklareli'den kayboldu. Yine tesadüftür Meriç'in cesedi ortaya çıktığında İbrahim Şimşek, senelik izne ayrılarak ortadan kayboldu ve cenaze defnedildikten sonra görevine geri döndü. Bir personelle Meriç'in cesedi ile ilgili resimleri Şimşek'e gösterdiğimizde beti benzi attı, yüz hattı adeta morardı. 'İnsan işte, ölünce hiçbir şey değil' diyerek odasından çıkmamızı istedi.''
'BENİ DOLAYLI YOLDAN TEHDİT ETTİ'
Meriç'in ölümünün ardından Şimşek'in bazı personelin görev yerlerini değiştirerek, bazı personele de istihbarat şubesinden ayrılmaları için baskılar yaptığını ile süren S.D, bazı personele de özel hayatı üzerinden baskı yaptığını öne sürdü. Şimşek'in kendisini zaman zaman odasına çağırarak, dolaylı yoldan ölümle tehdit ettiğini iddia eden S.D, Şimşek'in şubede herkesin kontrolü altında kalmasını istediğini ifade etti. Şimşek'in kendisinin atanmasına engel olduğunu kaydeden S.D, ''Şimşek, yine beni bir gün odasına çağırdı. Masasının üzerinde resmi demirbaş silahının haricinde bir kaç silah daha vardı. Benimle konuşmaya başlamadan önce, bir yere telefon açarak, 'Ben ruhsatsız silahımı aldım, burada bazı şerefsizler var. Önce onların kafasına sıkacağım sonrada kendi kafama sıkacağım. Siz nasıl olsa benim çocuklarıma bakarsınız' şeklinde konuşma yaparak beni dolaylı yoldan ölümle tehdit etti. Bu olayı bana bir kaç kez yaptı.'' şeklinde savunmasını sürdürdü.
Meriç'in cinayetini Şimşek'in örtbas etmeye çalıştığını öne süren S.D, ''Şimşek, Haydar Meriç'i DHKP-C ile ilişkilendirmek amacıyla yardımcı istihbarat elemanı ile kod adı Uğur Utku ile çalışmalar yapıyordu. Daha sonra cinayeti örtbas etmeye çalışan şube müdürü, Utku'nun bir gün bu bilgileri ortaya dökmesinden endişe ettiğinden olacak ki, trafik kazası tertip ettiğine inanıyorum. Çünkü Utku, bir gece motorsikleti ile ikametinden şehir merkezine gelirken, bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybetti.''
Şimşek'in bir gün kendisini odasına çağırarak, ''Dünyada her istihbarat örgütünün illegal çalışması vardır'' şeklinde nabız yoklaması yaptığını öne sürdü. S.D, olayla bildiklerini anlatmak amacıyla İstihbarat Daire Başkanı ile görüşmeye gittiğinde Ankara'da kendisinin istihbarat polisleri tarafından alıkonulduğunu iddia etti. Görüşme yapamadan geri döndüğünü dile getiren S.D. bu süreçten sonra hayatından endişe duyarak çok korktuğunu savundu.
'ONU SÖYLEMEYECEKTİN SALAK'
Tutuklu sanıklardan dönemin Kırklareli İstihbarat Şube Müdürü İbrahim Şimşek'in, S.D. savunma yaptığı esnada Haydar Meriç'in ölümüne ilişkin savunma yaptığı sırada, ''Onu söylemeyecektin işte salak'' dediği duyuldu. Şimşek'in tutuklu sanıklardan İbrahim Güneş'e ise S.D'ye soru yönelttiği esnada, ''Bravo İbrahim, soru sor'' dediği bunun üzerine de Güneş'in gülümsediği görüldüğü. Tutuklu sanıklardan Muhammet Karhan ise soracağı soruları Şimşek'e gösterdiği görüldü. S.D. ise bazı sanıkların sorularına yönlendirme yapıldığı gerekçesiyle cevap vermek istemediğini belirtti. Duruşma diğer sanıkların ve sanık avukatlarının S.D'ye sorular yöneltmesi ile öğle arası verildi.